29 Haziran 2011

new plankers on the block





Planking müessesesinin yeni neferleri, Dwight Howard ve Gilbert Arenas..

MJ vs Doc & Nique

soldan sağa #21 Nique, #32 Jon Koncak, #25 Doc Rivers & #23 MJ

Savaşma Dövüş

Eskiden olduğu gibi ağır sikletin baba maçlarına yine değinelim diyorum. WBO, IBF, IBO, IDO, LYS ve LPG ünvanlarının sahibi Klitschko'ların küçüğü Wladimir, Kuzey Kıbrıs'la olan iyi ilişkilerinden dolayı Türk halkının da desteğini alan WBA şampiyonu David Haye'e karşı. Maç 2 Temmuz'da Hamburg'da. Kişisel görüşüme göre Klitschko'nun kariyerindeki en zor dövüş olacak. Maçı daha ilginç kılan nokta da bu ikilinin arasında ciddi bir size ve dövüş tarzı farkı bulunması. Wlad'ı zaten biliyor herkes. Uzun boy, uzun kollar, uzun... Maçları domine eder, rakibin gardını düşürene kadar sabırla bekler, çok risk almaz. David Haye ise biraz deli dolu. Yüreğiyle dövüşür, Holyfield'a benzetiyorlar stilini.



Kitschko'ları yenmek çok zor ama, Wladimir daha çok ünvana sahip olmasına karşın, asıl yenilmesi zor, hatta imkansız olan büyük abi Vitali. (Vitali Klitschko'nun kariyerinde bırakın knock-out'u knock-down bile olmadığını, 44 maçta aldığı 2 mağlubiyette de puan olarak öndeyken elinde olmayan sebeplerle maçı bırakmak zorunda kaldığını, 42 galibiyetinin 39'unu KO ile alarak tarihteki tüm ağır siklet boks şampiyonlarından daha iyi bir KO yüzdesi tutturduğunu biliyor muydunuz?) Wladimir'in ise abisinin aksine bazı kusurları mevcut. Önceki mağlubiyetlerini inceleyince, kafa yerine gövde ve boynu hedef alan yumruklarla dövüşen ve biraz dizleri kırarak Wladimir'i yakın dövüşe zorlayan stratejilerin onu bir hayli zorladığını görüyoruz. Gardını alıp bekleyenler ise ya farklı bir şekilde puanla kaybediyor, ya da maç sonlarına doğru yeri öpmeye başlıyor. Neyse maç Türk televizyonlarında yayınlanırsa Bilgehan Demir işin teknik kısmını layıkıyla anlatır. Ben magazin kısmına geçiyorum.

David Haye trashtalk konusunda baya nam yapmış bir adamdır. Valuev için söylediklerinden birkaç örnek verelim mesela:

"He is the ugliest human being I’ve ever seen in the flesh. He makes the Elephant Man look like Pamela Anderson."

"I would love to bring a lawnmower into the ring with me before I fight this guy. Everyone goes on about his size but have you seen how hairy this guy is?"

Bu maç öncesi de sukûnetten çok uzak:

"Yes, I have a personal dislike for Wladimir. He sucks, he's crap. I don't like his style. I don't like what he represents.

"He's embarrassing, everything he does in the ring is embarrassing.

"I want him to fight like a man, not run like a bitch. Stand and fight me Wladimir Bitchko! I'm going to smash his head in and he will be bleeding on the floor."

Ayrıca Klitschko biraderleri baya kızdıran bir tişört hadisesi de var. 2 yıl önce Haye aşağıda gördüğünüz tişörtle medyaya çıkınca baya bir kıyamet kopmuştu. Bu maç öncesi de Klitschko tişört hadisesini hatırlatıyor: "Eskiden boksörler klası vardı. En büyük rakipler Joe Louis ve Max Schmelling bile el sıkışırlardı. Bu adamın hiçbir şeye saygısı yok. El sıkışmak istemiyor. Ama boks tarihine bakarsanız, kendini beğenmişlik her zaman cezasını bulmuştur ve yine bulacaktır. O tişörtü giymek büyük bir aptallıktı ve tahmin ediyorum ki o da bunun farkında."

Oysa Haye yaptığından pişmanlık duymadığını söylüyor ne zaman sorulsa.

Tahtaya Vur

Erkeklerde çeyrek final heyecanına az kala bazı ünlü oyuncuların ritüelleri ve batıl inançlarını not düşelim. Kimi daha önce kazandıkları maçlarda yaptıklarını alışkanlık haline getiriyor ve bir uğur yaratmaya çalışıyor kimi ise sadece takıntılı veya tembel.

Wimbledon gelenekleri sadece beyaz giymekle sınırlı kalmıyor erkek oyuncular için, bir çoğu sakal traşına da dikkat eder. Evsahibi Andy Murray ise tembelliğini bahane ederek ilk günden beri traş olmuyor. Kardeşimsin Andy. Burada 5 kez şampiyon olan Björn Borg da benzer şekilde turnuvalara sinekkaydı başlayıp, güzel bir playoff sakalıyla ayrılırdı.

Turun 1 numarası Nadal'ın ise klasik bir simetri takıntısı olduğu söyleniyor. Rafa'nın su şişeleri her zaman sıralı yerleştirilmeli ve hepsinin etiketleri aynı yöne bakmalı. Djokovic ise kesinlikle aynı duşu iki gün üstüste kullanmıyor ve poodle'ının ona Wimbledon'ı kazandıracak şansı getireceğine inanıyor. Mesela Agassi de, kariyerindeki tek Roland Garros ('99) şampiyonluğunu iç çamaşırı giymeden maçlara çıkmasına bağlıyor ve o günden sonra hiç bir maçta iç çamaşırı giymediğini söylüyor. Tarihin en sevilen Wimbledon şampiyonlarından Ivanisevic sabah Teletubbies'i izlemeden yataktan çıkmazmış. Baba şaka yapmıştır diyip geçiyoruz. Serena Williams ise Grand Slam'leri hep tek çift çorap giyerek tamamlıyor. Yorumsuz. Adamım Marat Safin'in ise daha geleneksel daha bizden bir batıl inancı var, nazar boncuklu bir kolye. Henin ise hepimizin bir dönem dalıp, kendini yaparken bulduğu, yürürken çizgiye basmamaya dikkat edenlerden. Kort girişlerinde kesinlikle kortun çizgilerine basmamaya dikkat ediyor.

28 Haziran 2011

Kepenk

Kepenkleri bir süreliğine daha açıyoruz, batug.com 'un misyonunu tamamlayıp, kapandığı bir zaman dilimine denk geldi askerlikten dönüşüm ve arada bir şeyler karalayacak bir yer olması hiç de kötü bir fikir değil. Karakteristik özelliği tembellik olan ve istikrarı Amy Winehouse'la yarışacak adamlar olarak, konu sınırlamayan, gündem kovalamayan bir bloknot işte.

Fazlası değil.

Hayır, Laure Manaudou blog'da yazmayacak. Yukarıdaki resimde arz-ı endam etmesinin nedeni, 9 ayını hamile olarak geçirdiği 2 senelik bir aranın ardından, eski dünya ve olimpiyat şampiyonunun havuzlara geri dönmeye karar vermiş olması. Magazin çarkları da dönmeye başlayacaktır.

Hoşgeldin Laure, hoşgeldik.