30 Haziran 2009

Bizim defans fazla Favalli


Milan, 37 yaşındaki emektar solbekinin sözleşmesini bir yıl daha uzatmış. E adamlar haklı, solbekler kolay yetişmiyor.

Top 10 Parade Moments

NBA'de belki de şampiyonluk kupasını kaldırmaktan sonraki en güzel şey, geçit törenleridir. Gezinirken nba.com'un hazırladığı tüm zamanların en iyi 10 geçit töreni listesini buldum. Favorilerim, Brent Barry'nin Rasho ve Udrih için söyledikleri, Shaq'ın Riley'i "spank"leyerek dans ettirmesi, Steve Kerr'ün konuşması ve tabi ki Mark "Get back to your cage!" Madsen.

Link

100 Numaralı Adam

Gece maçı



Geride bıraktığımız gün oynanan ve dört saat süren Murray - Wawrinka maçında bir ilk yaşandı. Üstü kapanır kort yapıldığını bilenler biliyordu zaten, akşam da Safina - Mauresmo maçının son setinde çiselemeye başlayan yağmur sebebiyle bu fasilite kullanıldı. Mevzubahis maç sırasında yağmur kesilmiş olsa da tavan açılmadı ve müsabaka bu şekilde devam etti. Maç, İngiltere saatiyle akşam 11 sularında bitti ve bu en geç biten Wimbledon maçı saati oldu, aynı zamanda.

Ünlüler geçidi

Ewan McGregor, Murray - Wawrinka maçında


Justin Ti-ti-ti-timberlake, Murray - Troicki maçında

Federer aynen devam


Federer, bir kez daha ortada gözüken bir maçın birkaç kritik puanını çok iyi oynayarak, set vermeden turu geçti. Söderling'in performansı, skorun gösterdiğinden bir hayli yüksekti aslında. Federer'in çimde iyice mükemmelleşen servisi karşısında çaresiz kaldı ama istikrarlı oyunu sayesinde son iki seti tie break'e götürmeyi başardı, toplamda da 16 oyun alarak üç setlik bir maç için direncinin bir hayli yüksek olduğunu ispatladı.

Söderling'in ve o kalibreye sahip başka tenisçilerin Nadal ve Federer karşısındaki performanslarını masaya yatırmak, Federer'in neden gelmiş geçmiş en iyi olduğuna dair sağlam ipuçları verecektir bize.

Söderling'den başlayalım. Tamam Nadal sakattı, dizleri tam anlamıyla işlemiyordu; ancak bir yandan da maç topraktaydı ve rakibinin kariyerindeki en iyi RG derecesi bir önceki sezon çıktığı üçüncü tur idi. Söderling'in turu geçmesinde Nadal'ın sakatlığının payı vardı ama bir önceki turda Hewitt'i korta gömen de aynı adamdı. Söderling iyi bir geri çizgi oyuncusuydu, sağlam ve istikrarlı bir oyunu vardı, Nadal'ın uzattıkça uzattığı rallileri ondan daha büyük bir sabırla oynayarak kirişi kırdı. Nadal'ın sabrı ve winnerları çevirmekteki inadı, Federer'i yenme arzusuyla birleşince yenilmesi güç bir birleşim oluyor ama aynı sabrı birinci sınıfın dışındaki tenisçilere zaman zaman sergileyemiyor. Bu sebeple Federer sürekli Grand Slam'lerde final oynarken, Nadal geçen sezon dışında bazı turnuvaları önceki turlarda kaybedebiliyor.

Federer, özellikle geri çizgiyi seven oyunculara çok yönlü kalıyor, kısa toplarla akıl almayan kesmeleriyle maçı zora soksa da çevirmeyi başarıyor. Nadal da başarıyor tabii ama zaman zaman maçlarda çok düştüğünü de görebiliyoruz. Özellikle de set verdiği maçlarda.

Bu maç, Federer'in Söderling karşısındaki derecesini 11-0'a getirdi. Bu derece üzerine, maçtan sonra Söderling'e tenis dışında herhangi bir sporda Federer'i yenip yenemeyeceği soruldu. Cevap olarak maraton demiş, güçlü bir adam olduğunu ve maraton koşarlarsa Federer'i kolayca geçeceğini söylemiş. Ben paramı Roger'e koyarım, baba.

29 Haziran 2009

Houston, we have a problem!

Yao'nun Lakers serisinde takım elbise giymesine neden olan sakatığı sanıldığından ciddi olduğu yönünde insider bir haber dolaşıyor. Doğruysa, Yao gelecek sezonun büyük bir bölümünde oynamayacak, en iyi ihtimalle. T-Mac yetmezmiş gibi, şimdi de diğer All-Star oyuncularını kaybettiler.

Yao'nun ayağındaki kronik kırık, naviküler kemiğinde. Tıp okumuyorum ama sakatlığın ciddiyetini anlamak için şuraya göz atalım;

Naviküler kemik ayağın biyomekaniğinde özellikli yeri olan kemiklerden birisidir. Ayağın iç kavisini oluşturmaya destek veren en önemli adale tibialis posterior tendonudur. Bu tendon naviküler kemiğe yapışır. Naviküler kemik kırıklarında hastada doğru tedavi yapılmadığı takdirde bu tendonun çalışmaması ayak kavisinin çökmesine, düz tabanlık, içe basma gibi çeşitli deformitelerin oluşmasına yol açar. Naviküler kemik problemleri ayak bileğinin içe doğru dönmesi sonucunda oluşur.

Yao'nun bu kemiği daha önce de kırılmış ve ayağına 3 tane pin yerleştirilmiş. Tekrar kırılması, ilkinden fazla sürmesi olası rehabilitasyonu, tekrarlama ihtimalinin artması ve bahsettiğimiz kişinin 140+ kg ağırlığında ve 2.25-2.30 m boyunda olması da durumun hiç de parlak olmadığını gösteriyor.

50 Cent Gençlerbirliği


Brandon Jennings renkli herif. Genelde draft gecesi çaylaklarda gördüğümüz, dersleri en önde takip eden, saygılı, kız verilecek imajla zerre alakası yok. Daha çok gangsta dedikleri tiplere benzeyen, çenesi düşük bir fırlama. Daha önce bir workout sonrası Rubio'nun overrated olduğunu söyleyip, mesaiye erken girmişti. Sonra draft'taki bombası geldi, 10. sıradan Milwaukee onu seçtiğinde, Jennings'in MSG'da olmadığı söylendi. Paşa, garanti alamadığı için gelmemişti. Seçildikten sonra apar topar geldi ve 3-4 sıra gecikmeli de olsa şapkasını takıp, röportajını verdi. Gördüğünüz gibi biraz mallık var. IRsi olabilir, keza Jennings, potansiyeli yüksek olarak gösterilmesine rağmen kolej kariyeri sırasında bir hırsızlık olayına karışan ve lige geldiğinden beri top oynamayan Marcus Williams'ın kuzeni. Ayrıvca jennings'in liseden sonra kolej yerine Avrupa'ya gelmesinin asılk sebebi, Arizona'ya girebilmesi için gereken sınavı defalarca verememesi. Kendi dediği gibi bir tercih meselesi değil yani tam olarak.

Mallıkların gerisi de gelir derken, bir insider daha geldi Jennings hakkında. Jennings, NY'lu rap'çi Joe Budden ile (ne ara oldular bilmiyorum, bu adamların kankalık evresi oldukça hızlı, Hakan Altun ve Beşiktaş'lı futbolcular gibi diyelim.) takılıyor. Budden'ın da, bu aralar ABD'deki birçok ünlünün olduğu gibi, online video, mesajlaşma, twitter vs merağı var. Draft'tan sonra bu stream'lerden birinde, Jennings'le olan telefon konuşması yayınlanmış, tabi kısa bir süre sonra internetten kaldırılmış video ama konuşmanın dökümü var. Aşağıya paste ediyorum, 468 kez "n word" lafı geçen konuşmayı.

Milwaukee'de geçireceği gelecek sezon için...

Budden: You better worry about Ramon Sessions, diggin' in your a**, pause.
Jennings: He's not going to be here. [inaudible] That money is going to Charlie.
Budden: N****, Ramon Sessions is gonna be there.
Jennings: I doubt it.
Budden: They ain't go no other guards.
Jennings: Ridnour.
Budden: N****, get that bum-a** n**** outta here.
Jennings: He's going to be a backup.
Budden: To who?
Jennings: To who? Who else n****?

Draft gecesi için...

Budden: Who was hatin' on you?
Jennings: Jay Bilas.
Budden: What happened? You ran in the draft late or some dumb s*** like a loser?
Jennings: No, I was at the hotel. This is what happened right. My agent is like "Well, we ain't hear nothing .We ain't have no guarantee." So we makin' phone calls and s*** and n***** is saying like "The workouts is great and everything and he's the best point guard but we don't know yet, we just don't know."
Budden: They didn't say that about Rick Rubio, number one, and number two they didn't say you the best point guard. They said your jump shot is shaky, you got some potential, but your work ethic is bull****. You averaged 3 points.
Jennings: You're a liar. I know you're lying now.
Budden: I'm just telling you what they said.
Jennings: That ain't nothing but a college person.
Budden: Just tell me what happened. You end up running in the draft? I tunred it off after that. Jennings: No, n****, I came out there and made my appearance n**** and I had the best appearance out of all them n******. And I was the best dressed, they said, by the way. I was the best dressed.

Gelecek sezon ilk 5 olup, olmayacağı hakkında...

Budden: You think you gonna start for real though?
Jennings: I don't know, actually, I really don't know.
Budden: I heard that n**** Scott Skiles is an a**h***.
Jennings: That n**** tough, that n**** tough though. There must be a reason he liked me. There must be a reason.

Rubio ve Knicks hakkında...

Budden: Let me know when Minnesota get there. So I can watch Rubio light your f****** a** up. I never seen a n**** hate on Rubio so much.
Jennings: [inaudible]
Budden: You know what's funny? You're the only guard in the draft talking s*** about Rubio.
Jennings: The other n***** are scared.
Budden: What are you going to do when Rubio comes to the Knicks?
Jennings: Rubio is not coming, they are not giving up Rubio. You got Jordan Hill, you happy with that?
Budden: I don't really know enough about Jordan Hill to be happy ... I'm happy with Toney Douglas.
Jennings: I know they were booing this n****.
Budden: What does that mean? They boo everybody n****.
Jennings: If it was Stpehen Curry, them n***** would've went crazy in there.
Budden: Shut the f*** up, you don't even know nothing about New York basketball.
Jennings: F*** the Knicks, them n***** skipped out on me.
Budden: Oh man, you feel to the Knicks like I do about Jay-Z? [Laughs] Yo, the Knicks is your Jay-Z?
Jennings: F*** the Knicks, them n***** is always going to be weak.
Budden: This is where I f****** hang up on your f****** ass for talking stupid.
Jennings: Duhon ain't gonna get it done.

Tabi bu kayıtın Jennings'e ait olup olmadığı kesin değil, yalanlama gelir muhtemelen. Ya da Batuhan Karadeniz gibi havuzda bir röportaj verir gülerek, önüne geçemedik o olayın diye kıkırdar. Herkese hayırlı olsun, NBA bir dallama daha kazandı.

28 Haziran 2009

Do It Aziz!



Şu an 2009 Draft'ı hakkında kesin olan birşey varsa, o da en fazla konuşulan oyuncunun Blake Griffin değil, Ricky Rubio olduğu, muhtemelen. Dolayısıyla da gündem Rubio'nun seneye nerede oynayacağı.

Rubio, Minnesota'nın seçimlerini tanıttığı basın toplantısına katılmadı. Daha önce de şehir için ne düşünüldüğü sorulduğunda "too cold!" demişti. Herşeyden öte, Minnesota bile Rubio'nun geleceğini tahmin etmedi ki, bir sonraki seçimiyle draftın aynı pozisyondaki en iyi ikinci adamı Flynn'i aldı. Knicks'te oynamak istediği her yerde yazıyor, Knicks GM'i Walsh da (ki Wolves'un yeni GM'i Kahn'la Indiana'da beraber çalışmışlardı), Rubio'yu istediklerini belli etti. Hiçbiri olmaması halinde Rubio, büyük ihtimalle, zaten NBA takımlarının karşılayamacağı (bilmeyene memo: NBA takımları, bir oyuncu için maksimum 500.000 $ bonservis ödeyebilir.) bir bonservis problemi yaşadığı kulübü Badalona'ya geri dönecek.

Bu dedikodu trafiğinde NY Post kaynaklı bir haber düştü bugün ve habere göre Rubio'nun Avrupa'da kalma ihtimaline karşı, Real Madrid ve bir Türk takımı da Rubio'yla ilgileniyormuş. Şu an Rubio'yu temsil eden menajerlik şirketiyle çalışan, Knicks'in eski Avrupa scout'larından Tom Shea'ya göre yarın bir Türk takımından resmi bir teklif gelmesi bekleniyormuş.

Ciddiyse Mr. Shea, bu paraları verebilecek tek takım, kaçan şampiyonluğun da hırsıyla Fenerbahçe. Efes diyenler de olabilir ama bu kesinlikle Efes tarzı bir transfer olmaz. Topuz'u Kayseri'den uçağa atıp jipine bindiren Aziz Yıldırım, Rubio'ya da aynı tarifeyi yapar, draft şapkası yerine malum şapkayı taktırır mı? Aman beyler, yukarıdaki resimler makara amaçlıdır, gülün, eğlenin diye Gürkan'ın ellerinden çıktı, gözünüzü seveyim, bunlar feyk! Fotoşop'çu Türk spor medyasına da ibret olsun, forma böyle giydirilir. "Bitirim İspanyol Fener'de!" diye yarın sabah çıkarsa da artık bu resimler sağda solda, eğleniriz biraz en azından.

Yanlız yakışmış forma ha.

Ümit Karan'ın imza töreni

Kalbi olanlar izlemesin. Eskişehirspor Ümit Karan'ı mı almış, Real Madrid Messi'yi mi almış, anlamadım. Otobüs muhabbetine ve başkanın ruh haline ekstra dikkat çekiyorum.



youtube link

Ne dedi?

"Öte yandan FIFA Konfederasyon Kupası’nda bugün ev sahibi Güney Afrika ile üçüncülük maçına çıkacak İspanya Milli Takımı’nda bulunan Güiza, basın toplantısında, Michael Jackson’un ölümüyle ilgili de görüş bildirdi. Jackson’un ölümünden dolayı üzüldüğünü, ancak sanatçının büyük bir hayranı olmadığını söyleyen golcü, “Ben Flamenkocuyum” dedi."

Kimin yalancısıyız? : Milliyet Spor

27 Haziran 2009

Shaq 33'e döndü


Shaq, 1992 yazında Orlando Magic tarafından draft edilmeden önce, kolej ve lise kariyerinde 33 numaralı formayı giymişti. Ancak o seçildiği sırada kadroda bulunan veteran Terry Catledge 33 numaranın sahibi olduğu için, 32 numarayı almak durumunda kalmıştı (Rubio'nun kaprislerini düşünüyorum da, şimdi olsa hemen takas ederler numara sahibini).

Kariyerine 32 numarayla başlayan Shaq, Magic'in ardından Miami Heat ve Phoenix Suns'ta da aynı numarayla oynamaya devam etti, (edit) Lakers'ta aynı numara tavanda olduğundan 34'e geçti. Cavaliers'a takasını içten içe bekleyen ancak twitter vasıtasıyla şaşırdığını söyleyen Shaq, draft sırasında yapılan bir telefon bağlantısında "kariyerinin, sadece kazanmaya odaklı olduğu bir noktasında" olduğunu söyledi. Kobe Bryant, Dwyane Wade, Penny Hardaway, Karl Malone gibi efsane oyuncularla takım arkadaşı olmuştu ama bu yıldızlardan hiçbiri, Shaq'la oynamaya başladıkları zaman takımları için ondan daha önemli değillerdi.

Lebron'un pohpohlanmaya ihtiyacı yok. Shaq daha ziyade bu tecrübenin kendisi için önemli olduğunu ifade etmeye çalışıyor eylemleriyle. En üstteki fotoğrafı twitter sayfasına koymuş mesela, tam kendi tarzı bir espri. Bir de yine twitter'da "rakamlarım/istatistiklerim emekli olmak için çok az, üç yıl daha oynarım" gibilerden bir mesaj atmış. 37 yaşında, hatırlatalım.

Takas için hazırladığı klibe de birşey diyemiyorum. Nutkum tutuldu.

Shaq ft. Akon - Over the Edge

Dünden bugüne draft modası

1984 - Hakeem Olajuwon


1992 - Larry Johnson


1996 - Steve Nash


2001 - Pau Gasol


2003 - Lebron James


2007 - Joakim Noah


2009 - James Harden

26 Haziran 2009

Do this! - 4

New Jersey Nets:

Neyin peşinde olduklarını biliyorum tabii ki; ancak Maggette’nin kontratını Simmons’la değiştirip, pickleri de değiştirmeye ne derdi Warriors, merak ettim bir an. Bir outsider olarak pek tutmasam da beklenen etkiyi yapabilen bir Jordan Hill’li Harris-Carter-Maggette-Hill-B-Lo beşi çok mu fena gözüküyor 2010-2011 sezonu için ya da Lebron’u olmasa da en azından Chris Bosh’u getirebilecek mi Nets, bilemiyorum. Outsider’ım ne de olsa; ancak kafam biraz karışık. Bulundukları sıradan ciddi etkisi yapması beklenen bir uzun almaları beklentilerin dışında ve 2010-2011 sezonuna bozulmuş morallerle girmelerini hiç istemem, sevdiğim bir takımdır Nets.



Charlotte Bobcats:

verde hoca doğru söylemiş batug'daki yazısında; pis salary, uçuruma giden bir kadro. Ancak, bu biraz da beklentilere bağlı, anladığım kadarıyla draft’ın en cafcaflı departmanı gardlar ve iyi bir öngörüyle, bu vasat denilen draft kadrosundan, henüz hak ettiği değeri görememiş bir gardla çıkılırsa, playoff zorlayacak bir çekirdek var aslında, elde. Ama daha yukarısı hedeflemeye çok uzak bir salary/çekirdek kadro var elde. Draftten güzel bir gardla çıkıp, Raja Bell’i denize salıp, takas deadline’ı öncesi alıcı kovalanılabilir, Diaw, G-Wall gibi çok overrpaid olduklarını düşündüğüm oyuncular için. Çok farazi bir çıkış yolu olduğu su getirmez; ancak bu malzemeden başa güreşen bir helva yapmak, Barney Stinson’ı bile aşabilir.



Indiana Pacers:

İki sezon daha takılırım, kuşkusuz. Granger takımımda sorumluluk vereceğim tarzda bir adam ve kontratı yeterince makul, Hibbert ve Rush ise beğendiğim, ileride işe yarar bench oyuncusu olmalarını beklediğim adamlar. Onun dışındakileri at çöpe, baba. Ya oyuncu iyi kontratı fena, ya da kontratı şeker oyuncu felaket, kadronun geri kalanında. Bu civarlardan iki sezon daha draft yaparım, varsa iyi bir gard ya da uzun alırım, etliye sütlüye pek karışmam. 2013-2014 sezonundan itibaren playoff’larda etkili olmaya başlayacaktır, benim kontrolümün altında Pacers, Larry hocanın kontrolünde daha erken uçarlar, benim bileceğim iş değil.



Phoenix Suns:

Devasa kontratı tam da zamanında biten Shaq karşılığında çok daha iyi parçalar alınabilirdi diye düşünen Suns’lı dostlarımız haksız sayılmazlar; ancak Steve Nash’in de ilerleyen yaşı ve düşen temposunu düşündüğümde, Amare’nin etrafına bu takımı kuracaksak, Shaq’la işimiz yok dedim ve pek de uzatmadan elden çıkardım. Ancak, bir tane daha amaçsız sezon geçirmeyi hiç düşünmüyorum. Geçen gün sahip Sarver’a çıktım ve “…madem bir sezon daha vergini ödeyeceksin, masraftan kaçmayalım baba…” dedim. Grant Hill ile el sıkışır, Matt Barnes’ı da aldığına benzer bir miktardan tutuyoruz. Shawn’la konuştum ve yuvaya dönmek uğruna sorun çıkarmayacağını söyledi, Alvin Gentry’e de “Koştur hoca!” talimatını verip, puromdan sıkı bir nefes çekip arkama yaslanacağım. Evet, bombayı en sonunda patlatmış oldum, önceki yazılarımdan etkilenen Suns yönetiminden güzel bir kontrat aldım :).

25 Haziran 2009

Günün geyiği


- Aslında Korhan Abay'a draft'ı sundurucaksın hacı!

Korhan Abay, doğaçlama üç dilde (Türkçe, Fransızca, İngilizce), önceden hazırlık yapmak şartıyla da sekiz dilde (İtalyanca, Rusça, İspanyolca, İsveççe, Almanca) sunuculuk yapabilen Türkiye'nin tek sanatçısı olduğu gibi, dünyadaki az sayıda isim arasındadır. İstanbul'da yaşamaktadır.

kaynak: vikipedi
fotoşoplama: çağlar yıldız

Nostalji 10 - Vlade Divac





Albiol de Real Madrid'de


Ronaldo ve Kaka transferleri üzerine bişey yazmadık. Bu tip transferleri hiçbir zaman sevmedim, takımın taraftarlarının da bu ilüzyona nasıl kapıldığını anlamıyorum. Alt etmen gereken takım Barcelona, onun için de forvet hattını iki kat kuvvetlendirmek yerine orta sahayı sağlamlaştırman gerektiğini de biliyorsun, buna rağmen Sneijder, vd Vaart, Guti falan herkesin ipini çekip yıldızlara sıvıyorsun parayı.

Bana göre, Kaka gibi etrafındaki oyunculara da hükmeden, herkesin sevdiği bir yıldızı aldıktan sonra, daha küçük çaplı 3-4 tane eklemeyle geçen sezona göre aşama kaydetmiş bir takım yaratabilirdi Perez. Real Madrid'in geçmişinde payı olan pek çok eski yıldızın da söylediği gibi, uyum süreci, takım içi dengeler falan hiç hesap edilmeden yapılmış, bencil bir transfer. Çok da başarılı olacağını düşünmüyorum, Alex Ferguson'un disiplini ve taktik bilgisi altında bile bir sezon işleyen Ronaldo'nun, geldiği gibi etkisini göstereceğinden şüpheliyim. Bir de üzerinde sürekli Messi-Barcelona baskısı olacak, sadece onunla kalsa da iyi, tüm takımın üzerine bu baskı sirayet edecek. Takımı olası bir buhrandan çıkarması gereken adam da Pellegrini yani, düşüşe geçti mi çok zor toparlanmasıyla ünlü Villarreal'in hocası.

Kahve tribine kaptırdım ama işin özü bu. Futbolda denenmiş, yararlılığı ya da zararlılığı tescil edilmiş bazı yöntemler var. Real Madrid bir de bu durumu bizzat tecrübe etmişti. Şimdi 15 milyon € karşılığında Albiol'ü bağlamışlar Valencia'dan, milli stoperdir, iyidir, beklenen de bir transferdi zaten. muhtemelen Xabi Alonso'yu da alacaklar ama arkasından oturup kadroyu bir masaya yatırmaları lazım, akıllı bir kafayla. Şu anda Robben ve ufak Hollandalılar bir problem gibi gözüküyor, kaldı ki hedef en tepeyse bu takıma en az bir orta saha bir de defans lazım.

İspanya 0 - 2 ABD





Amerika, İspanya'nın façasını aldı. 35 maçtır yenilmeyen, 15 maçtır kazanan takım, 10 kişilik Amerika karşısında beyaz bayrağı çekti. 2006 Kasım'ında Romanya ile oynanan hazırlık maçından beri yenilmeyen, Euro 2008'de İtalya'yı penaltılarla eledikten beri kazanan İspanya, Brezilya'nın 1993-1996 arasındaki rekorunu egale etmekle yetindi. 2002'de çeyrek final ile ümit veren, geri kalan sporlardaki egemenliğini düşününce bir gün patlama yapmasını beklediğim Amerika da, vasat gözüken kadrosuna rağmen sürprizlere devam ediyor. Brezilya'yı geçmeyi başarırlarsa büyük sükse olur.

Shaq, Cavs'de


Ben Wallace + Sasha Pavlovic, bu geceki draft'ta 46. pick ve 500.000$ nakit para. Suns'ın biraz daha para kurtarmak istediği belli, hele ki Ben Wallace emekli olursa şukela olur. Cavs'in amacı belli. Onaylansın, detaylar ve yorumlarla geliriz.

24 Haziran 2009

Do this! - 3

Golden State Warriors:

Diyecek pek bir sözüm yok. Monta-Sjax-Maggette-Biedrins çekirdeği hiç fena değil, Turiaf-Azubuike-Wright üçlüsü de bench’te olmasından rahatsızlık duyulmayacak adamlar. Belinelli’nin ileride bu ligde yerini sağlamlaştıracağına da inanıyorum ve son olarak, Anthony Randolph’un da normal şartlar altında 3-5 seneye All Star’a göz kırpan bir adam haline gelmesini de bekliyorum. Bu durumda kadro fena değil gibi gözükse de kazın ayağı bence öyle değil. Monta Ellis’in sakatlığından sonra, çok deneysel takılan Don Nelson, bu sene daha aklı başında bir iş çıkaracaktır; ancak uzun bakımından çok kısıtlı olduğu düşünülen bu draft’tan ya da curcunasından bir uzun çıkarmak zorundalar. Minnesota’nın son dakika takası, Jordan Hill’in kendilerine kadar kalmasını sağlayabilir ya da Maggette’nin yanına pick’i koyup, Bogut’a sulanabilirler, Bucks’ın da bu öneriye sıcak bakacağından eminim. Evet, kadro fena değil; ancak bu halleriyle 8, taş çatlasın 7. sıradan playoff’a girmek haricinde bir beklentileri olamaz, Magette de bu ligde beğendiğim oyuncularından olsa da vazgeçilebilecek bir adam olarak gözüküyor.



New York Knicks:

Ne Lee’yi, ne de Robinson’ı tutmamalılar, bence. Etrafındaki oyuncu kalitesinin Lebron’un birinci önceliği olacağını düşünmüyorum ki, ne Lee, ne de Robinson’un da Lebron’un kararında faktör olabilecek adamlar olduğunu düşünmüyorum. Evet, Knicks medyası acımasızdır, evet New York kocaman bir şehirdir ve herkesin gözü ordadır, hepsine tamamım; ama bu kadar dayandıklarına göre çöpe giden bir sezona daha çok fazla ses çıkarılmayacaktır. Diyeceğim o ki, Hughes-Duhon-Mobley gibi çok elverişli kontratlar var elde, bunlardan herhangi birisinin devreye sokulmasıyla Josh Smith alınabilir, deadline civarlarında. E zaten, hem Lee hem de Robinson’u resmin dışında bırakırsak, John Wall rotasına rahatlıkla girebilir Knicks kadrosu, biraz da D’Antoni kemerleri gevşetirse. İşin sonuna gelindiğinde cap’in bir miktar üzerine çıkılacaktır bir kez daha; ancak güzel, sürekli gelişmeye açık bir kadro kurulacaktır ve Lebron’un gelmemesi ihtimali üzerine de bir iki önlem alınmış olunacaktır. Ben, sadece takımı boşaltmak üzerine kurulu 2010 planlarını çok sağlıklı görmüyorum açıkçası, Lebron tabii ki birinci hedef ve yaratacağı farkı tartışmıyorum; ancak gelmemesi ihtimaline de kafa yormak lazım, Walsh yormuyor demiyorum tabii ki de bir, iki hamleyle yorduğunu gösterse, içim rahatlayacak.



Toronto Raptors:

Bir ara bir Colangelo furyası başlamıştı, Ghirardini’ler, Benetton Treviso’lar falan iyi dinlemiştik. Ancak, takımın şu geldiği noktaya, salary durumlarına bakıyorum da laf olsun diye harcanmış tonla sezon varmış gibi geliyor. Chris Bosh’un gideceği belli gibi, hararetli 2010 pazarından yerine gelmeyi kabul edecek bir süper star da olmayacaktır; ancak Nba’in mükemmel düzeninde ümitler hiç tükenmiyor. Ben olsam, hiç dokunmam kadroya bir süre, gard bolluğu yaşanan bu draftta da Calderon’un arkasında ve/veya yanında ciddi miktarda süre alacak birini alıp, geceyi kapatırım ya da Demar DeRozan kumarını oynarım. Raps’in tek eli yüzü düzgün genci Bargs ve kendisi de kontratı bittikten sonra çok üstüne düşülmemesi gereken bir adam, benim basketbol görgüme göre. Anladığım kadarıyla 2010 draft’ı, bu senekinden daha potansiyelli olacak ve bu durumda da Raps 2011 yazına, Jose Calderon’un kontratının yanında 3-5 tane çaylak kontratıyla girebilir, hatta Bosh gittikten sonra tırmalamazlarsa akıllılık edip, bu bahsi geçen çaylaklardan biri yüksek potansiyel ve kabiliyetli bir kardeşimiz de olabilir. E 2011 yazında da Caron var, Salmons var, J-Rich var, Josh Howard var, Tayshaun var, Nba’de alınacak oyuncu bitmiyor ki, hiçbir zaman. 1-2 tanesi yüksek potansiyelli, 3-5 tane genç, Jose Calderon, tonla Toronto’ya gelmesi için ikna edilebilecek, kabiliyetli 2-3 numaradan 1 tanesiyle, çok da iç açıcı olmasa da playoff takımı çekirdeği oluşur gibi oldu. Raptors’lı dostlarımız kırılmasın, gücenmesin; ancak aklıma daha iyisi gelmedi.



Milwaukee Bucks:

Sessions ve Mbah a Moute’yi bokunu çıkarmadan tutarım. Bogut’u, dedikodularda da geçtiği gibi, ilk turun sonlarındaki bir takıma, biten kontratlar + pick karşılığı verip, bir tane proje seçimi (Omri Casspi!) yaparım. 10.sıradan kalırsa James Johnson’ı, kalmazsa da pg’ler haricinde kalan en iyi oyuncuyu seçer, geceyi kapatırım. Aslında eldeki kadro çok da çer çöple dolu değil; ancak Bogut sakatlıklardan çok çekecekmiş gibi geliyor, ne yalan söyleyeyim, gönderme sebebim biraz da o. Nasıl Michael Redd bir takımın en büyük para kazanacak oyuncusu kalibresinde değilse, Bogut da 2. en büyük para kazanacak oyuncu değil, bence. İkisini de beğenirim, ikisi de ileriki senelerde şampiyon kadrolarda yer alabilirler; ancak yanlış yatırım oldukları gerçeğini değiştirmez bu durum. Yine John Wall işine girebilecek bir kadro kalıyor geriye, Joe Alexander daha fazla süre alıp, eteğindekileri döküyor, Amir Johnson kariyerinde Nba’de mi, yoksa Nbdl’de mi devam edeceğine karar veriyor. 2011’de yukarıdaki listeden bir adam alınıp, şöyle bir kadro kuruluyor: Wall (Sessions) – Jrich (Bell) – Villanueva (Casspi) – Alexander (Johnson) – birtakım pivotlar ve Bucks küme düşüyor, sürekli kazanacak reçeteleri verecek halim yok.

23 Haziran 2009

Lakers C'ship Party @ Club Nokia, LA

Bu da Lakers'ın şampiyonluk sonrası verdiği partilerden biri. Aslında fotoğraf koymak kolay ancak Entourage oyuncuları ve Lakers oyuncuları dışında neredeyse kimse gelmemiş, bu sebeple kısa bir özet geçeceğim.

JimKim ve Rosanna Arquette'in erkek kardeşi, otoparkta ikişer bira atıp partiye akmışlar.

Bu da Entourage'daki Vincent Chase. İç gıcıklayan bir tip. Gıdıya liposuction, bro.

Luke Walton, Patricia Arquette'in kardeşinin tişörtünü imzalıyor.

Trevor Ariza ve Ertekin.

Andy "geçiyordum, uğradım" Garcia.

Derek "ayarcı" Fisher ve Ari Gold (Jeremy Piven, adamım)

Kanye'nin canlısını sevmem, ama her türlü gider.

Yıldızımızı sona sakladım, Karamamba, dünyalar güzeli Vanessa yenge ve Jeremy.


fotolar: yahoo sports