29 Haziran 2011

Tahtaya Vur

Erkeklerde çeyrek final heyecanına az kala bazı ünlü oyuncuların ritüelleri ve batıl inançlarını not düşelim. Kimi daha önce kazandıkları maçlarda yaptıklarını alışkanlık haline getiriyor ve bir uğur yaratmaya çalışıyor kimi ise sadece takıntılı veya tembel.

Wimbledon gelenekleri sadece beyaz giymekle sınırlı kalmıyor erkek oyuncular için, bir çoğu sakal traşına da dikkat eder. Evsahibi Andy Murray ise tembelliğini bahane ederek ilk günden beri traş olmuyor. Kardeşimsin Andy. Burada 5 kez şampiyon olan Björn Borg da benzer şekilde turnuvalara sinekkaydı başlayıp, güzel bir playoff sakalıyla ayrılırdı.

Turun 1 numarası Nadal'ın ise klasik bir simetri takıntısı olduğu söyleniyor. Rafa'nın su şişeleri her zaman sıralı yerleştirilmeli ve hepsinin etiketleri aynı yöne bakmalı. Djokovic ise kesinlikle aynı duşu iki gün üstüste kullanmıyor ve poodle'ının ona Wimbledon'ı kazandıracak şansı getireceğine inanıyor. Mesela Agassi de, kariyerindeki tek Roland Garros ('99) şampiyonluğunu iç çamaşırı giymeden maçlara çıkmasına bağlıyor ve o günden sonra hiç bir maçta iç çamaşırı giymediğini söylüyor. Tarihin en sevilen Wimbledon şampiyonlarından Ivanisevic sabah Teletubbies'i izlemeden yataktan çıkmazmış. Baba şaka yapmıştır diyip geçiyoruz. Serena Williams ise Grand Slam'leri hep tek çift çorap giyerek tamamlıyor. Yorumsuz. Adamım Marat Safin'in ise daha geleneksel daha bizden bir batıl inancı var, nazar boncuklu bir kolye. Henin ise hepimizin bir dönem dalıp, kendini yaparken bulduğu, yürürken çizgiye basmamaya dikkat edenlerden. Kort girişlerinde kesinlikle kortun çizgilerine basmamaya dikkat ediyor.

Hiç yorum yok: