27 Mayıs 2009

Garip adam


Dar deri pantolonları, komik derecede parlak ceketleri ya da kürkleri, Hıncal Uluç tarzı fuları, boogey kemeri, sivri burun makoseni ve imza şapkasıyla bu garip adam bir süredir aklımdaydı. Yıllardır değişik şehirlerde, değişik salonlarda NBA maçlarını takip ederken görürdük kendisini. Sonunda merakıma Basketbawful derman oldu.


Dayının adı James Goldstein. Önceleri hep Lakers maçlarında gözüme çarpardı, hatta diğer mistik Courtside taraftarlarından, Jack Nicholson'ın yanındaki Ertekin'e benzeyen abiyle karıştırırdım (sonraları onun da ünlü prodüktör Lou Adler olduğunu öğrendim). Velhasıl kelam, James abi Amerika'nın multimilyonerlerindenmiş, süper lüks bir evi varmış falan filan, en büyük hobisi de NBA imiş. Lakers ve Clippers'ın evinde oynadığı maçların %95'ine gidiyormuş, bununla kalmayıp Denver senin, Orlando benim geziyormuş. Zenginin malı da züğürdün çenesini yoruyormuş. Ulan biz bir maça gitmek için bir yıl para biriktiriyoruz, insaf be!

Neyse, CL finali başlıyor. Ona uzun uzun yazmadım, ama Chelsea eşleşmesinde yazdıklarıma paralel düşünüyorum, her ne kadar ufak oynamalar olsa da kadro şekilleri açısından. Man Utd kazanır, dublesini yapar, Alex Ferguson inanılmaz sevinir gollere. Bakın gol demiyorum, goller diyorum.

Hiç yorum yok: