09 Mayıs 2009

Bremen'in lideri


Bülent Korkmaz, Hacettepe maçından sonra tribünler tarafından istifaya davet edilince, böyle bir bayrak adamın, Türk futbolunun en klübüne sadık ve başarılı futbolcularından birinin yarım sezon bile tamamlamadan taraftarların kara listesine yazılabildiğini sorgulamıştık. Kolay değil, 26 yıl aynı forma, bir elin parmaklarının vakıf olamayacağı kadar şampiyonluk, sayısız kupa, kazanılan tek Avrupa kupasının kaldıranı olmak.

Ancak, Bülent Korkmaz'ın Galatasaray'da yardımcı antrenör olma konusunda sıkıntı yarattığını, ancak teknik direktör olarak takıma geri döneceğini açıkladığını biliyoruz, zamanında. Yönetimle arasında bir restleşme olduğu çok açıktı. Werder Bremen'in UEFA Kupası'nda finale yükseldiğini, hem de ilk maçı evinde 1-0 kaybettikten sonra, öğrendiğimde, aklıma ilk olarak Thomas Schaaf ve Bülent Korkmaz arasındaki benzerlikler ve ne kadar benzer şartlarda çalışabildikleri geldi.

Schaaf'ın bu özelliğinden bahsetmek lazım. Schaaf'ın Werder Bremen kariyeri, 1972 yılında genç takımla başlıyor. O zamanlar 11 yaşında. Altı sezon sonra A takım ile çalışmaya başlıyor. 1978 yılından, 1995 yılına kadar, zaman zaman forma bulmakta zorlansa da, sadece Werder Bremen'de oynadı. kariyerinin sonlarında takımın önemli bir parçası oldu. Aktif futbol kariyeri ile birlikte, 1987 yılında Werder'in B Genç takımını çalıştırmaya başladı. Bir sezon sonra A Genç, futbolu bıraktıktan sonra da Werder akademisi olarak nitelendirebileceğimiz altyapı programında görev aldı. 1999'dan beri, yani on yıldır Bremen'in teknik direktörü.


Klose, Borowski, Frings, Ailton, Sanogo, Diego, Valdez, Almeida, Mesut, Ümit Davala ve daha pek çok oyuncuyu kariyerleri düşüşteyken takıma katıp, müthiş verim aldı ve kimisi bu performanslarıyla yeni takımlarında önemli parçalar olurken, bazıları da asla Bremen'deki verimini yakalayamadı. Oyuncu potansiyeli analizi konusunda belki de dünyanın en iyilerinden biri.

Ama en önemli şansı, heralde Werder'in ona sağladığı koşullar, verdiği güven, istikrar ve Türkiye'deki yöneticilik anlayışı komple değişmedikçe adını anamayacağımız bir sürü detay. Bir de, teknik direktörlük kariyerinin tamamında birlikte çalıştığı, arka planda kalmayı çok iyi beceren ve işini iyi bilen bir diğer isim, Klaus Allofs'u da anmamak olmaz. Tek ölçütü başarı olmayan kulüplerin başarıya nasıl ulaştığını ciddi ciddi irdelemek gerekiyor sanırım.

1 yorum:

CaRtMaNtR dedi ki...

Elbetteki kısa vadeli başarıdan ziyade uzun vadeli planlı programlı sportif başarılar daha kalıcı oluyor. Ama Schaaf'ın bir avantajıda Bundesliganın çok dominant bir takım ve arada onu kündeye getirebilen baş altı takımlar arasında şampiyonluk mücadelesinin olduğu bir lig olması diyede düşünülebilir.

Ama buna rağmen bu sezonki lig performansına bakınca ülkemizde olsa ilk devrenin sonunda bileti kesilirdi kendisinin.

Yinede hem klübe olan bağlılığı hemde oyanttığı futbol nedeniyle bile saygı duyulması gereken bir adam.