21 Mayıs 2009

Son kupa geyikleri


Zamanında Galatasaray UEFA Kupası'nı alırken, "ilk uefa kupası" olarak adlandırılmıştı alınan ödül, fazladan değer biçilmişti, Kupa Galipleri Kupası ile birleşince. Gelecek sezon küçük boy Şampiyonlar Ligi'ne dönüşecek olan UEFA Kupası'nın son sezonu ve son finaliydi doğal olarak.

Organizasyon açısından yine vasatın çok üzerine çıktığımızı söyleyebiliyorum ülke olarak. Zaten 5 milyon TL civarı bir para akıtılmış kaynak olarak. Tek maçlık işleri iyi götürüyoruz ama 2010 Dünya Basketbol şampiyonası için hâlâ salon işlerinin ağırdan alınması, peşinden ısrarla koşulan Olimpiyat hedefinin mevcut şehir yapısı, popülasyon, kirlilik, havaalanı yetersizliği ve diğer onlarca tesisin henüz temelinin bile atılmamış olması sebebiyle iç gıcıklayıcı bir hayalden öte olmadığını fark edemiyoruz yine de. EURO 2016 için de ŞS, Olimpiyat (ki Olimpiyat Stadı'nın bu organizasyon için kabul göreceğini sanmıyorum), Kadir Has ve ortada olmayan Seyrantepe dışında en azından beş stada daha ihtiyaç duyduğumuzu da görmüyoruz. Denetim zamanı geldiğinde belediye başkanları kamyon yığıyor inşaat alanına, pişkin pişkin yalan söylüyorlar. Bu sebeple rahatlıkla vasatın üzerine çıktığımız tek günlük organizasyonlarla övünmektense, bu tip organizasyonlar için daha fazla tesis ve imkân peşinde koşmamız gerektiğini görmeliyiz.


Lucescu'nun elinde çok iyi bir kadro var. Maça beş Brezilyalıyla başladı, hepsi de çıtanın üzerinde oyuncular. Jadson ve Fernandinho eski takım arkadaşları ve 4 sezondur da buradalar, onları zaten tanıyoruz. Daha defansif ve daha istikrarlılar. İkisi, yanlarında Matuzalem ve Elano ile gelmiş ve Brandao'ya katılıp Brezilya ekolünü başlatmışlardı. Bu ekolü ve Ukrayna'nın transfer piyasasında yer bulabilmesi için bir cümle önceki transferlere toplam 30 milyon euro'ya yakın bir meblağ ödemişlerdi. Sonra Elano'yu İngiltere'ye, Brandao'yu Fransa'ya, Matuzalem'i de İspanya'ya göndererek kötü bir tercih olmadıklarını ispatladılar. Dün oynayan diğer Brezilyalılardan Willian'ı FM oynayanlar bilir, dün fazla birebir yetenek gösteremedi ama 14 milyon euro'ya mal olduğunu ve 20 yaşında olduğunu belirtmekte fayda var. Ilsinho ve Luiz Adriano da gözde oyuncular.

Brezilya'lı çekirdeğin yanında, milli stoper Chyhrynskiy, takımda altıncı sezonunu geçiren sol bek Rat, genç kalecilerden Pyatov, Polonya milli oyuncusu Lewandowski, pahalı oyunculardan Castillo, yedekler arasında yer alan Bolivya'lı süper yetenek Marcelo Moreno ve tabii ki Hırvat milli Srna ile komple bir ekip kurulmuş. Lucescu bu kadro için çok iyi bir seçim değil zannımca ama o da aşırı defansif ve temposuz taktiklerinden sıyrılıp yeteneklerinin farkında ve hücum oynamayı seven bir takım yaratmış.


Schaaf her başarıyı hak ediyor ama Diego'nun eksikliği, Hugo Almeida'nın olmayışı, Wiese'nin klasikleşen yumurtlamalarıyla kupaya ancak uzatma kadar yaklaşabildi. Wiese'nin üzerinde durmadan Bremen'i değerlendirmek olmaz. Olmayacak toplar kurtarıyor, sonra en kritik maçın en kritik yerinde olmayacak goller yiyor. Emerson'un önüne yumurtladığı ve Bremen'e çeyrek finale mâl olan golü hatırlarsınız, dün de sadece uzatmadaki pozisyonda değil, ilk golde de rahat çıkaracağı topları peşin hamle yapıp içeri aldı. Daha iyi bir kaleci bulmak zor ama bu tip hatalar yapmayan bir kaleci bulmak o kadar zor değil. Satabiliyorlarsa satsınlar derim.

Maç genel olarak Shakhtar'ın kontrolündeydi, rakip yarı sahada oynadılar, oyunu orada kurdular. Kanat oyuncularının becerisi (Willian ve Srna) ve enerjisi sayesinde de bunda zorlanmadılar. Lewandowski ve Jadson ortada iyi iş yaptılar, kanatları çok iyi kullandılar. Zaten uzatmada da diri kalan takım da Shakhtar idi. Shakhtar daha çok pozisyon buldu, daha çok topa hakim oldu, iki kanadı da daha iyi kullandı ve maçı haketti. Sonuç? Uzatma. Aslında çok da garip değil ama Shakhtar'ın öne geçtikten sonra biraz daha geride oynamasını bekliyordum, Lucescu en çok burada şaşırttı.


UEFA Kupası, her yanıyla ikinci plana itilmiş, Şampiyonlar Ligi ile arasındaki mesafe bir zamanların Başbakanlık kupası ile Türkiye ligi şampiyonluğu kadar açılmış. CL'den gruplarda elenen takımların rahat rahat final oynadığı bir kupa oldu. Avrupa Ligi projesi başta güzel gözüküyor ama aynı takımlar oynadıktan sonra neye yarar? CL'ye lig dördüncüsünü bile alarak bu ligin ne gelirini, ne izlenme oranını artırabilir UEFA, diye düşünüyorum.

1 yorum:

pompelmo dedi ki...

Onun için lig dördüncüsünü CL'ye almıyacaklar artık :) Önelemeyi de şampiyonlar şampiyonlarla, ikinciler üçüncülerle oynayacak.