25 Ağustos 2008

Oktay, bırak bu işleri...

Eğer rahatsız olan varsa kusura bakmasın ama heves yetersizliğinden ötürü düzgün girişli, akabinde gelişim bölümü olan ve sonuç paragrafıyla bağlanan bir yazı yazmayacağım. Sezon boyu tüm maç yazılarım da böyle olabilir. Bir yanım Beşiktaş yazmak/konuşmak istemiyor ama bir yandan da not düşmek, abukluk varsa da paylaşmak gerekir diye düşünüyorum. O yüzden ağzımıza ne gelirse...

Oktay'la başlayalım; Lig TV'den yine başarısız bir yorumcu seçimi. Bir de her nasılsa "hocam" Oktay olmuş ya da Melih Şendil konuğu hoş tutma işini abarttı artık. Daha ilk maçta, İbrahim Üzülmez'in sol beke dönmesi gerektiği yorumu ve maçın yıldızı olarak Serdar Özkan seçimiyle eyvah dedirtti. Eyvah deme sebebi, maç öncesi Lig TV izlemeye bayıldığımdan değil, senelerdir izlemiyorum, ama bu sezondan itibaren Rıdvan dönemindeki gibi maç içi yorumlar da dönmüş durumda. Yani yarın bir gün çıldırma noktasına geliriz. Üzülmez'in ortadan kaybolduktan sonra yine iyi futbolcu zannedilmeye başlaması yerine göre acı verici, yerine göre komik. Tello savunmada aksıyor deniyor. Cevap şudur: Kimse Üzülmez'den daha fazla aksayamaz. Hücum konusuna girmeyelim. Maçın yıldızı Serdar Özkan'a gelince, Serdar bol çalım attı, birkaç orta yaptı, üretimi azdı. Delgado'ya ayıptır.

Birkaç gün önce yine Lig TV'de Beşiktaş'ı sezon öncesi masaya yatırma programı vardı, yatıranlar da yine kötü seçimler tabii; Sanlı Sarıalioğlu, Ömer Güvenç ve Turgay Demir. Kadro böyle olunca izleyecek başka bir şey olmasa bile 6-7 dakika tahammül edebildim, o kısıtlı süreye de Turgay Demir "Bobo tek santfor oynayamaz, sırtı dönük top tutamaz, Bobo sadece boş alan buldu mu etkili" gibisinden Ömer Üründül ezberleri sıkıştırdı. Bu Bobo'yu küçümseme işini Üründül'ün sürdürmesi şaşılacak bir durum değil de, sözde her maçını izleyen Beşiktaş yazarları nasıl bu kadar bakarkör olabiliyor, bilemiyorum. Artık Bobo'ya kemküm edemeyen Sanlı da ilk yarım sezonundan sonra "bonservisi alınır da Bobo takımda tutulursa kulübe tankla yürürüm" demişti.

Ertuğrul da kaldığı yerden devam; maç 2-2'ye geldikten 5 dakika sonra ikinci golün enfes asistini yapan Holosko'yu çıkarıp Serdar Kurtuluş'u alıyor, sahada hala Tandoğan var bu arada. 2-0 geriye düşmenin akabinde yaptığı hamle de Aydın-Özkan değişikliği. Bu kadar laf ola bir değişiklik ancak basketbolda görülebilir; sınırsız oyuncu değişikliği yapılabilen basketbolda.

Bu sezona "iplemiyorum, iplemeyeceğim" parolasıyla giren, dün de 90. dakikaya dek koltukta yatarak maçı seyreden, yenen gollerin ardından telefonda pozisyonu eğlenerek tartışan, 2-2 yapan golde bile tepki vermeyen ama mal Antalya taraftarının abuk tepkileri ve golü Bobo'nun atmasıyla, biraz da bağırmayı özlediğinden sonda yine cozutup tüm Kızıltoprak'a golü haber veren biri olarak bakalım bu işin devamını getirebilecek miyim. Gelecek haftadan bile şüpheliyim.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bir Beşiktaş'lı olarak her sene iplemiyecem paralosı ile çıksam da ilk seyrettiğim maçta işler değişiyor gene. Maça meyveli soda,cips kombinasyonu ile sakin bir şekilde başladığım maçı;90 dk da televizyonu öperek bitirdim. Yorum olarakta bir iki konuda ayrılıyoruz sanırım.

1. Serdar oyuna girip,Delgado ve takımı rahatlattı ama tabi asla maçın yıldızı olacak seviyede değildi

2. Bobo cidden tek forvet sırıtıyor.Tigana döneminde de öyleydi.Eğer bu adam yamacında bir iki adam bulabilirse,müthiş bir adam

3.Holosko cidden kötüydü.Asist yaptı ama ne eski gücü,ne de formu vvardı. Yoksa Delgado'un o paslarını hiç edecek adammıydı

İbrahim konusunda sonuna kadar katılıyorum. Medyada öyle bir fırtına kopartılıyr ki sanki İbrahim varken orada bir duvar vardı.Kimse oradan atak yapamıyordu. Bir iki haftaya bence eski yerine alışacaktır Tello

Bu arada her hafta bekliyoruz Beşiktaş ile alakalı yazılarınızı