22 Eylül 2008

Kanıt Vücutlar

Ertuğrul Sağlam yavaş yavaş doğru parçaları buluyor, mesele doğruluklarına ne kadar inandığında/inanacağında. Tello bu hafta sol bekte değildi, Üzülmez hortlamıştı ve hem Üzülmez'in ne kadar aksadığını hem de Tello'nun duran toplar dışında oyunda olmadığını gördük. Bu acayiplikte fazla ısrarcı olmaz diye ümit ediyorum.

Olumlu gelişme ise sağ tarafta ve orta sahada oldu. Serdar Kurtuluş kendisini Bursaspor'la ikinci ligde oynarken muhtemelen bir kez bile izlememişlerin karar verdiği 'gerçek yeri' sağ bekten kurtulup orta sahaya geçti. Bence çok iyi oynadı ve 67'de oyundan alınması eğer bir yorgunluk/zorlanma söz konusu değilse büyük hata. Takımın orta sahada rakibi bozduğu hemen her pozisyonda o vardı; açık kapatarak olsun, top çalarak olsun, çok temiz ve yerinde faullerle olsun. İkinci golün de gizli kahramanı. Bu takımın bir tane orta saha oyuncusu Kurtuluş'tur, bu konuda deneylere girmeye gerek yok. Kayıp geçen yılına yazık diyorum. Bir de Toraman sağ bekte gayet iyiydi. Kendisi de Sivok-Zapo cezalı ya da sakat olmadıkları müddetçe ortada stoper olarak oynayamayacağını kabullenip eskiden olduğu gibi sağ beke dudak bükmemeli ve bu işi kıvırabileceğini, hatta stoperdekinden daha başarılı olacağını görmeli.

Nobre iyiydi ama ben yine de kendisinin ideal 11'de yeri olmadığı düşüncesindeyim. İyi bir Nobre bile ağırlığından ve topla münasebetindeki sorunlardan ötürü dün birkaç hızlı hücumu ziyan etti. İyi bir yedek. Ama haftaya ilk 11'de olacaktır ve Bobo'yu da kesmek sıkacağından Ertuğrul Sağlam'ın ısrarlı olacağız dediği 4-2-3-1 rafta kalmaya devam edecek gibi. Delgado'nun haftaya yine yedek kalmasını bekliyorum. Belki de Cissé'nin yedek kaldığı, Kurtuluş'un orta sahada, Holosko'nun 4-4-2 sağ kanadında oynadığı, orta sahada sıkıntı çektirebilecek bir kadroyla oynarız. Yani geçen seneki, bence takımın şampiyonluk yarışından düşmesindeki kırılma noktası olan İBB maçında olduğu gibi. O günün hikayesi Bobo'nun gördüğü haksız kırmızı kart olmuştu ve benim bu sezona dair hevesimin kırılmasındaki başlıca etkenler de Ertuğrul Sağlam ve Sinan Engin'in o maç sonrası Bobo'yu 'satmaları'ydı. Bobo bir şekilde takımda kaldı, detayları bilmiyorum ama mutluyum. Ve umarım cumartesi gününe ayrı bir hırsla hazırlanıyordur.

1 yorum:

ynwa dedi ki...

ben de bir 4-2-3-1 taraftarıyım ancak sorun şu ki delgado gol bölgelerinde bir alex kadar etkili olamadığı için maalesef kısırlık yaşıyoruz. misal delgado'nun geçen seneki zürih maçı dısında sürpriz koşu yapıp attığı kaç kafa golü var. delgado oyunu biraz daha sonuc endeksli oynasa ve yeteneklerini daha keskin kullanabilse farklı olabilir belki de. ben açıkcası son maçta oynanan klasik 4-4-2'nin daha fazla kullanılması gerektiğini düşünüyorum. en azından tüm sezon 4-2-3-1'de ısrar etmemeli ertuğrul hoca, arada böyle esneklikler göstermeli ki şu son maç bile çok önemli bir gelişme kendisi için.

bu arada sistemlerden bahsetmişken şu 4-1-3-2 saçmalığının tekrar sahne almaması hepsinden daha önemli aslında ama bu hafta hortlayabilir gibime geliyor. nobre'nin mevcut formu/delgado'nun iki maç üst üste yedek bırakılma cesaretinin mümkünatı gibi şeyler göz onune alınınca tırsıyorum biraz. ayrıca hep basından beri savundugum gibi toraman bekte, kurtuluş da "gerçek yeri" ortasahada oynamalı artık, umarım bu antep maçı bir başlangıc olur bunun için. ayrıca üzülmez saçmalığı da lütfen başlamadan bitsin, hiç gereği yok.

son olarak hocanın bugun bir gazetedeki demecinde "yarın acaba ne söylerler diye kadro kuracak halim yok" diye bir cümlesine rastladım ki bence bazı şeylerin değiştinin göstergesi, umarım laf olsun diye söylememiştir tabi.