25 Aralık 2007

CL kuraları


Schalke Bundesliga'nın yenilgisiz lideri. Zaman zaman sağlam performanslarını izledik. Futbolculardan bazıları kurayı da çok memnuniyetli karşılamışlar. Ama gruptan Rosenborg sayesinde çıktıklarını, son 4-5 yılda Şampiyonlar Ligi'nde güçlü bir takımı yenmişliklerinin bulunmamasını dikkate almak gerek. Porto ise tersine, kazanması gereken maçları kazanan, sürpriz göründüğü maçları ise gayet güzel kotaran bir takım. Bu tip Şampiyonlar Ligi odaklı takımların sürekli oyuncu satmaları takım kalitesinden çok şey kaybettirmez, bir örnek olarak da Lyon'u gösterebiliriz. Gruptaki çoğu maçını izledim Porto'nun, Meireles - Lucho - Assunçao orta sahası çok uyumlu, onların önünde çok yaratıcı Sektioui ve Quaresma var, Fucile ve Bosingwa da normalden fazla hücuma çıkan ve etkili olan iki bek. Orta sahanın uyumu ve çabası onların boşalttığı alanların da çabuk kapanmasına sebep oluyor. Porto'yu geçen seneden daha iyi buldum ve Schalke gibi bir takıma pabuç bırakmayacaklarını düşünüyorum. Çünkü Schalke grupta ne Valencia'yı ne de Chelsea'yi yenemedi, yenmeyi bıraktım gol atamadı. Takım gelecek vadeden ve olumlu oynayan bir takım ancak Porto'daki tecrübenin ve uyumlu oyunun çok uzağındalar. ilk maçı evlerinde oynayacak olmaları da bir dezavantaj. ilk maçta gollü bir beraberlik, ikinci maçta Porto galibiyeti bekliyorum.


Inter şu anda dünyanın en güçlü takımı olabilir. Kadro kalitesinin artık kağıt üzerinde sınırlı kalmadığını düşünüyorum. Milan haftasonu hiç göze batan hata yapmadı, belki de hiç yapmadı ama yoktan iki gol var ettiler. Crespo yavaş yavaş ideal onbirden kaymaya başladı, sol tarafta Chivu ve Maxwell önlü arkalı oynuyorlar önemli maçlarda ve bu Chivu transferine bir anlam kazandırdı. Chivu'nun zaman zaman Cordoba'yla yer değiştirmesi ve hücuma çıkması akıllıca bir plan çünkü Cordoba'nın saçma sapan koşuları komik bir şekilde rakip savunmanın dengesini bozuyor. Hala Vieira'sız oynamaları, Stankovic'siz maçlarda hiç sırıtmamaları Liverpool için korkutucu olmalı. Ligdeki Arsenal, Man Utd ve Chelsea maçlarında varlık gösteremeyen Liverpool ise bu maçları nedense daha değişik oynuyor. Ligde bu seneyi istinaden erken geri düşmeleri belki Şampiyonlar Ligi'ni öncelik sıralamasında üste koymalarını sağlıyor olabilir ama ligdeki maçlarla bu maçlar, hatta ve hatta Chelsea ile oynanan Şampiyonlar Ligi maçları arasında inanılması güç bir fark var. Oturmuş defansif anlayış ve orta sahadaki ekstra mücadeleci prensibin Inter karşısında tutmasının zor olacağını düşünsemde Liverpool'un bu maçlarda ne kadar üst düzeye çıkabileceğini görmüş olmam erken yorumları törpülüyor. İlk maçta gol yemeden alacağı bir galibiyet Liverpool'a turu getirebilir. Ama kazanamazlarsa işleri zor.

Roma'nın bu tip eşleşmelerde şansının arttığına dair inancım gün geçtikçe artıyor çünkü tansiyonu yüksek maçları oynamayı ve kazanmayı öğrendiler. Forvetin Totti olduğu beşli orta saha başlarda bir kumar olarak gözüküyordu ama ufak modifikasyonlarla şu anki haline geldi. şu anki düzende Taddei ve Mancini daha efektif, Perrotta daha defansif, Totti daha çok oyunu yönlendirme işleriyle ilgileniyor, Vucinic daha çok şans buluyor. Yine de bu tip maçlarda Vucinic'in olmaması daha hayırlı. Real Madrid'in yaratıcı adamlarla dolu orta sahası Nistelrooy için pek çok şans yaratıyor ve Roma defansında Nistelrooy'la eşleşicek adam bulmak problem olabilir, bu Raul'a ek şanslar yaratabilir, en büyük problem Real Madrid'e karşı oynayan her takım için olduğu gibi bu. Ancak Roma'nın orta sahası Real Madrid'e üstünlük sağlayacaktır, özellikle iç sahadaki maçta golsüz beraberliği ön plana alacaklarını düşünüyorum. Real Madrid içerdeki maçlarda fazla ofansif takılıp dengeyi kaybederken dışarda daha sağlam bir görüntü çiziyor. Yine de deplasmanda Real Madrid'le oynamak hiç kolay olmadı ve olmayacaktır. Serinin favorisi Madrid ama iç sahada gol yemezse neden Roma olmasın?


Fenerbahçe'nin iç saha avantajının biraz abartıldığını düşünüyorum. İç sahadaki maçları kazanmaları tabii ki muazzam ancak bunun seyirci motivasyonundan daha çok, artık Avrupa'da üst düzey oynayan takımlar gibi iç saha ve dış saha için belli prensipler edinmiş ve bunları disiplinle uyguluyor olmaları. Bu noktada Fenerbahçe'nin asıl tehdidinin Kadıköy'de oynayacağı maç olacağını düşünen bir Sevilla avantaj ya da dezavantaj olabilir, Zico muhteşem performasına rağmen bu durumdan kâr yapabilecek taktik beceriyi gösterebilir mi bilemem. Bence eldeki malzeme Sevilla'yı elemeye uygun çünkü onların oyununu tek yönlü olarak nitelendirebiliriz. İçerde de, dışarda da ne oynayacakları belli Juande Ramos sonrası. Bu sebeple Fenerbahçe içerdeki ofansif oyun şablonundan biraz ödün vermeli ve Wederson-Carlos, Önder-Gökhan kanatlarıyla oynamalı diye düşünüyorum. Lugano'nun tarzı da topu yere indirmeyi seven hızlı Sevilla hücum hattı için biraz yavaş kalabilir ki bence temel problem bu. Fenerbahçe ne olursa olsun iç sahada mümkünse gol yemeden kazanmalı.

Hiç yorum yok: