Uzun süredir beraber yürüttüğüm Chelsea ve Fenerbahçe taraftarlığının Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde kesişeceği hiç aklıma gelmezdi. Hem duygusal, hem de mantıksal sebeplerle en istemediğim takımdı bu turda. Duygusal sebeplerin başkaları için hiçbir önemi olmadığından direkt mantıksal sebeplere geçiyorum.
Öncelikle Avrupa'nın kadro olarak en güçlü birkaç takımından biri. Jose'nin gidişi, yaşanan iç sorunlar, vs onları kupanın favorisi olmaktan uzaklaştırdı, ama bu faktörlerin oyuncu kalitesiyle ilgisi yok. Aynı adamlar sezon başında kupanın favorisi gösteriliyorken, şimdi özellikle bizim basınımızda sorun yumağı olarak yansıyorsa, bu sorunlara çok güvenmemek lazım. Bu tip kaos ortamları zaman zaman insanları bir araya getirir ve özellikle son Arsenal maçından sonra bu takımın zor durumlarda kenetleneceğine inanmaya başladım. Oyuncu kenetlenmesinden bahsediyorum, yoksa hocayla aralar yine nane. Fakat bahsettiğimiz oyuncular da çok tecrübeli ve başkaları söylemeden de yapılması gerekeni bilen oyuncular.
Burada Fenerbahçe'nin (ve özellikle Zico'nun) yapması gereken, Chelsea'yi saha kenarında yenmek olmalı. Rakibin en zayıf halkasının Avram Grant-Ten Cate ikilisi olduğunu düşünürsek, oradan saldırmak galibiyetin anahtarı olabilir. Kolay değil tabi, direkt olarak etki edemezsin o şekilde. Karşı tarafın beklemediği bir şeyler yapıp, maça olan dolaylı etkisini gözlemlemek gerekiyor. Sonra o etkiye ve rakip antrenörün hamlesine göre birkaç kontra müdahele daha yapıp Chelsea'yi düşürmekten bahsediyorum.
Bu konuda bir önerim var mı? Hayır, yok. Olamaz da. Küçük detaylardan bahsediyorum zaten, taktiği komple değiştirmekten değil. Basındaki genel görüşün aksine Zico'nun oyuna olan ince müdahelelerini son derece olumlu buluyorum. Maçtan maça ufak farklılıklar gösteren Fenerbahçe, zaman zaman bu değişken yapısını skora da yansıttı.
Bu maçla ilgili en önemli umudum da Chelsea teknik ekibinin Fenerbahçe'yi yeteri kadar izlememiş olması. Eğer yeterince izlemedilerse bu tip ufak değişikliklerine farkına varmamış ve üzerine pek çalışmamış olabilirler. Basit düşünelim mesela. İki takım da kendi oyununu tam olarak ortaya koyarsa ne olur? Tabi ki Chelsea kazanır. Bu mantıkla kendi maksimumlarına çıkmaya çalışırken Fenerbahçe'yi unutmuşlardır belki diye düşünüyorum. Ne kadar aksini iddia etseler de bir küçümseme olacaktır. Bunun yanı sıra Abramovich'in takımı Şampiyonlar Ligi için ekstra motive edeceğini de tahmin etmek zor değil. Şu ana kadar alamadığı tek kupayı almak, hem de Moskova'da Rusya'nın gözü önünde almak kaçırmak istemeyeceği bir fırsat. Yani Chelsea'nin küçümseme derecesi oyuncuların kafasındaki çok küçük bir kıvılcımı aşmayacaktır. Aşırı bir motivasyon ise kesinlikle olasılık dahilindedir ve ekstrem durumlar oluşmadığı sürece Chelsea'nin kupayı daha çok istemesi onlara avantaj getirecektir.
Cech'in eksikliği sonuca etki edebilir. Avram'ın Chelsea'si Jose'ninki kadar sistematik bir savunma yapmıyor. Bu durumda hataları kapatma ihtimali de azalıyor otomatik olarak. Artık herhangi bir bireysel hatada doğrudan pozisyon bulabiliyor rakipler ve dört gol dahi atabiliyorlar. Birinci sınıf bir kaleci olan Cech bu hataların belli bir oranını örterken, aynı performansı Cudicini'den beklemek hayalcilik olur. Cudicini oynuyor diye seviniyoruz ama "Volkan mı daha iyi Cudicini mi?" diye sorulunca hiç düşünmeden Volkan diyebiliyor muyuz?
Gökhan Gönül'ün eksikliği de sonuca etki edebilir. Önder'den ofansif bir katkı beklersek boşuna kendimizi üzmüş oluruz. Hücumları genellikle sol taraf ağırlıklı gerçekleştirmemiz beklenecek bu durumda ve Chelsea de önlemini ona göre alacaktır. Ashley Cole sıkça ileri çıkacak ve önünde de ofansif bir adam oynayacaktır. Mesela yukarıda bahsettiğim o ufak değişiklikler bu tip durumlarda ortaya çıkıyor işte. Sol taraf savunmasına haklı olarak fazla önem vermeyecek Chelsea, oyun içinde zaman zaman buraya sürpriz adamlar sokarak rahatsız edilebilir mi acaba? Garip geliyor kulağa, hem de dünyanın en iyi sol beklerinden birine karşı yapacaksın bunu. Tabi öncelikle onların bölgedeki üstünlüğünü kabul edip savunma işini becerebilmek lazım. Grant'in yerinde olsam kesinlikle Anelka'yı sol açıkta başlatırım. Yakından tanıdığı Önder'i her pozisyonda geçmemesi için pek bir sebep göremiyorum. Anelka geri de gelmeyeceği için, Önder'in her ileri çıkışı potansiyel bir tehlike olarak Fenerbahçe kalesine geri dönecektir. Umarım böyle bir şey denemez Chelsea.
Deivid ve Uğur'a büyük iş düşüyor yine. Fenerbahçe hücumları sol kanat ağırlıklı olacağı için Uğur Boral'ın sürekli olarak aktif rol üstlenmesi gerekecek. Sevilla maçında bunun altından kalktı, hem de Alves'e karşı. Bu kez karşısında kim olur bilemiyorum. Arsenal maçında Avram'ın deneyip sonra vazgeçtiği, Mourinho'nun ise sıkça kullandığı Essien'i sağ bek oynatma stratejisi bu maçta işe yarayabilir. Arsenal maçında işe yaramaması Fenerbahçe için iyi oldu bence, Avram Grant bu sebeple bir daha denemez belki. Oysa Fenerbahçe'nin etkili olduğu kanadı en iyi defansif oyuncularından biriyle kesme gibi bir opsiyon var elinde.
Deivid'e düşen görev ise zaten her maçta yaptığı sürpriz golcü vazifesinden hariç olarak bir de defansa yardım etmesi. Hücumdayken çok da gerek yok ama savunmada mutlaka sağ açık pozisyonunda oynamalı Deivid. Chelsea'nin kanat akınlarını keserseniz oyunları belli ölçüde tıkanıyor iki tane tehlikeli yanları kalıyor.
Bunlardan birincisi uzaktan şutlar. Lampard, Ballack, Essien, Joe Cole, Drogba ve Belletti gibi mesafe tanımadan vuran adamların bir kısmı muhakkak ilk 11'de başlayacaktır. Volkan'ın Sevilla karşısındaki uzaktan şut performansını gördükten sonra bu sorunu çözmenin en iyi yolu dua etmek olacaktır sanırım. Dua işe yarayabilir keza uzaktan şut hiçbir zaman garanti bir gol yöntemi değildir. Bazen vuramazsınız, bazen roket gibi vurursunuz az farkla auta gider. Yine de Volkan'ın dikkatli olması şart. Chelsea'den iki tane bedava gol yersen çıkaramazsın, kahraman olma şansını vermezler sana.
İkinci tehlikeli yanları ise Drogba. Chelsea birkaç senedir sıkıştığı anlarda Drogba'ya şişirme top atıyor ve bu çağdışı uygulama garip bir şekilde işe yarıyor. Çünkü Droga hakikaten çok özel meziyetleri olan ve eşine ender rastlanacak türden bir oyuncu. Korkunç fiziğinin yanı sıra, şişirme topları Hakan gibi sadece başkasına indirmekle kalmıyor, ayrıca kendisi topu kontrol edip doğrudan gol pozisyonuna da girebiliyor. Hatta dönüp vurduğu da oluyor. Yani ne yapacağını tahmin edemeyeceğiniz için mümkün olduğunca ilk hamleyi yapmasını engellemelisiniz. Lugano ve Edu bunu beceremeyecek adamlar değil, ama çok uğraşacaklar orası kesin. Televizyonda bir haber duydum belki Drogba'nın yerine Anelka'yla başlayabilir Chelsea diye. Bence imkansız böyle bir şey, ama olursa şampanya patlatırım onu da söyleyeyim.
Fenerbahçe'nin hücumlarındaki belirleyici faktör ise takımın pas yüzdesi olacak bence. Sert ve bolca pres yapan bir Chelsea ortasahası karşısında o her zamanki bol paslı düzenini işeletebilmesi için oyuncuların çok soğukkanlı ve en az karşısındaki adamlar kadar sert oynaması gerekiyor. Pas akışını oturtabilirse, Chelsea yavaş yavaş geri çekilmeye başlayacaktır ki dediğim gibi defans organizasyonları eskisi gibi değil, kalede de Cech yok. Roberto Carlos'un oynayıp oynamayacağıyla ilgili farklı duyumlar aldığım için bu konuda yorum yapmıyorum. Oynarsa avantaj tabiki, sadece tecrübesi bile sakin olunması gereken anlarda çok işe yarar.
Bir diğer belirleyici faktör de duran toplar olacaktır. Chelsea'nin duran topları tehlikeli ama vurduğunu gol yapan bir frikikçileri yok. Genellikle kalecinin açık bıraktığı kısma doğru sert vuruş denemeleri yapan adamlar var ki, doğru bir baraj ve biraz da kaleci çabukluğuyla önlenebilir bunlar. Ceza sahasına yapılan ortalarda Fenerbahçe savunması sezon içinde ciddi bir gelişme gösterdi. Chelsea savunması ise tam tersine bu konuda ciddi bir düşüş içerisinde. Yani aşağı yukarı aynı seviyeye geldiler. Komple düşünürsek duran top kategorisini burun (Alex) farkıyla Fener'e veriyorum.
Yazdıklarımı okuyunca Chelsea galibiyeti en mantıklı sonuç olarak ortaya çıkıyor. Ama çok da ağır favori diyemem. Ufak birkaç detaya dikkat ederek alt edilebilir Maviler. Bunu da başarırsa herhalde artık Türkiye'de Zico tartışılmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder