Iverson'ın "Yedek bekleyeceğime emekli olurum." demesinin ardından Pistons'ın bir reaksiyon göstereceği çok barizdi. Büyük ihtimalle Iverson'a son bir kıyak yapıp, sakatlık bahanesiyle sezonu kapattığını açıkladılar. Siz inandınız mı bilmiyorum ama bu kararın aslında Iverson'ın sakat olan belinden çok çenesiyle alakası var.
Marbury'nin şu ana kadarki kariyeri için zaman zaman bahsettiğim bir durum vardı, artık Iverson için de bunu kullanabileceğimi düşünüyorum; bir takımı ancak oradan ayrıldıkları zaman daha iyi yapabiliyorlar artık, hayranları kusura bakmasın.
Marbury hücumdaki rolünü beğenmeyip, Minnesota'da arıza çıkardığında, lokavt senesi olması lazım, Nets'e takas olmuştu Brandon + daha sonra 6. sıradan Wally'e dönüşecek olan draft hakkı karşılığında. Marbury ile devamlı play-off'un ilk turunda elenen Wolves, o gittikten sonra da devamlı ilk turda elendi ama normal sezonda da istikrarlı olarak 50 galibiyet sınırında dolaşan ters bir takım oldular. Nets'i hiç play-off'a sokamadı, 2001'de Jason Kidd'le takas olup Phoenix'e yollandı. Kidd'le oyun stilini değiştiren Nets, hemen iki sezon üstüste final oynadı. Phoenix'te ilk sezonunda yine play-off dışı kaldı, ertesi sene Amare'yi draft edip play-off oynadılar ve, Marbury'nin kariyeri diyince çoğu insanın gözünün önüne ilk gelen highlight olan, açılış gecesinde Spurs'e deplasmanda attığı buzzer basketle maç almasına rağmen elendiler. Marbury'i Knicks'e yollayan Phoenix, Steve Nash'le contender'lığa doğru adımlarına başlarken Knicks macerasını ve Knicks'ten buy-out edildikten sonra NY'takii ferahlamayı da bu sezon yakından gördük.
Lafı fazla uzattığımın farkındayım ama Iverson da Philadelphia'dan ayrıldığından beri, durum bu doğrultuda ilerlemekte. Philadelphia'nın elinde şu an potansiyelli genç oyuncuları var ve bu sezonki şanssız sezonu saymazsak, geçen seneki Detroit serisindeki oyunları hangimizi heyecanlandırmadı? Denver zamanını anlatmaya gerek yok; yetenekli ama olgun olmayan bireysel oyuncular, tek yönlü basketbol, olmayan oyun karakteri ve kenar yönetimi, otoritesi vs. Sonuç, play-off maçının devre arasında NFL draftı izleyen bir takımdı. Ama onların bile Iverson yerine Billups'la bir başka oynadıklarını gördük bu sene. Geçelim Detroit'e, her ne kadar biraz finansal bir takas olsa da bu, takım kimyasına hiç oturmadı Iverson. En büyük problemi, Iverson artık savunma yapmıyor, yapamıyor. Zaten çok üst düzey bir savunmacı değildi ama Detroit'in yıllardır Billups'la en uç noktada başlattığı o oyun karakteri, Iverson'la yerle bir oldu. Ki o pozisyon da şişti, elllerinde Stuckey gibi hakkaten güvendikleri bir genç oyun kurucu var ve hücumun en önemli parçalarından biri olan Rip var. Iverson problemi bu noktada çok önemli işte, çünkü rakip guard'ları savunamıyordu (ki 1 numara oynadığı maçlarda rakip guard'lar hep ortalamalarının üstünde skor yaptılar.) ve 2 numaraya geçtiğinde topu elinde istemesinden dolayı, Detroit playbook'unun en etkili hücum oyunlarından olan sert uzun pick'lerini Rip'in topsuz kullanıp, şut ve skor bulması veya rakip savunma rotasyonunun dengesini bozması silahını kullanamamalarını sağlıyordu. En mantıklı çözüm bench'ten gelmesi ve ikinci beşe liderlik yapmasıydı. Belki, gelecek sene burada olmayacağını bildiği için bu fedakarlığı yapmak istemedi ve Michael Curry'nin de saha içi ve saha dışında çok yetersiz bir koç olarak durumu çok iyi taşıyamadı ama sürekli ne kadar olgunlaştığını söyleyen ve rekabetçiliğiyle bir döneme damgasını vurmuş bir adam olarak, Iverson bu arızayı çıkartmamalıydı.
Geçen gece, Iverson'ın yapması gerekeni, geçen seneyi Maccabi Tel-Aviv'de geçirmiş olan, Will Bynum yaptı. 1 sayı geride girdikleri Bobcats maçının son çeyreğinde, tam 26 sayı atıp maçı Pistons'a kazandırdı. Bunun önemi Detroit için bir kulüp rekoru olması bir kenara, içinde Iverson'a ve egosuna çıkarılması gereken bir ders barındırması.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder