Litvanya futbolunun son zamanlarda biraz kıpırdandığını söylemek yanlış olmaz. Yetenekleri kısıtlı bir kadroyla son Dünya Kupası elemelerinde 10 maçın 4'ünü kazandılar ve 6 takımlı grubu Romanya ve Faroe Adaları'nın önünde 4. bitirdiler. Basketbolda ne kadar istikrarlı bir ülke olsalar da, futbolda bir o kadar istikrarsızlar. Ses getiren Avusturya, Sırbistan ve Romanya galibiyetlerini Faroe'ye yenilerek dengelediler. Sonuç olarak kaybettikleri 6 maçın 5'inde tek gol farkla yenildiler ve grubu sadece -1 averajla bitirdiler. Bu da onların kalibresinde bir takım için ümit verici bir tabloydu. 4. torbada kalmaya devam ettiler ama aldıkları puanlar onları hedefledikleri 3. torbaya daha da yaklaştırdı.
Euro 2012 elemelerine de iyi başladılar. İspanya'nın liderliği rezerve edilmiş gibi duran bu grupta, düşüşteki Çekleri veya defansif İskoçları altlarına almak aslında Litvanya için realistik hedefler, ki zaten ilk iki maçlarında dışarda Çekleri yenip, içerde de İskoçlar'dan puan aldılar.
İşler böylesine iyi giderken Salamanca'daki İspanya maçı öncesi asıl skandal patladı. 87'li kaleci Giedrius Arlauskis, son zamanlarda Litvanya futbolunun en önemli genç yıldızı. Genç kaleci daha 20 yaşındayken yurtdışına transferini yaptı ve ilk sezonunda şampiyon olduğu Unirea'da, ikinci sezonunda Şampiyonlar Ligi tecrübesi yaşadı ve Rubin Kazan'a transfer oldu sezon başında. Arlauskis, henüz Gaziantepli Karcemarskas'ı tam olarak kesmiş değil ama kadroya alınmamasının ardındaki sebep, doğruysa, biraz garip. Litvanyalı dostlarımızın anlattığına göre Arlauskis'in çağrılmama sebebi genç teknik direktör Raimondas Zutautas'un yeğeni/kuzeni olan menajerle imzalamayı reddetmesi.
Doğru mudur, bilmiyorum. Böyle bir durum duydum, hayatınızda nerede kullanırsınız,onu da bilmiyorum, kullanmazsınız muhtemelen.