06 Şubat 2019

Philly / LA takas analizi

LA Clippers ve Philadelphia 76ers, sürenin dolmasına iki gün kala en ilginç takaslardan birini yaptı. İki takımın da kısa ve uzun vadeli hedeflerini direkt etkileyecek bu takasın sonuçları ve doğurabileceği etkileri tam anlamıyla anlamak için büyük resme bakmak gerekiyor.

Öncelikle Philly tarafına bakalım. 2013'te Noel ve MCW takaslarıyla başlayan ve yerel medya ve yönetim tarafından "The Process" olarak adlandırılan süreçte, önce sakatlıklığı sebebiyle çoğu GM'in korkarak yaklaştığı Embiid'i takıma kattılar, onun ailenin tek çocuğu misali titizlikle korunup gizlendiği 2016'ya kadar olan dönemde felâket performanslar devam etti. Özellikle sınıfının en pohpohlanan yeteneği olan Simmons'ın alınması öncesinde bu performans dip yaptı ve 10 galibiyetli korkunç bir sezon geçirdiler.

Simmons seçimi ve onun bütün sezon süren rehabilitasyonu sonrası "süreç"in ilk ayağı tamamlandı. 2018'in sonundaki müthiş çıkış ve playofflara girilirken yakalanan hava, Celtics'in o kadar eksiğe rağmen seriyi görece rahat geçmesiyle normale döndü ve kadronun o anki yapısıyla yakalanabilecek maksimum başarısından -sürpriz bir şekilde- uzak kalındı. Bu da yıllardır başarıya hasret kalan camianın genelinde ikinci ayağın da tamamlandığı kanısı hakim oldu.

Bu noktada draft ağırlıklı beş yıllık planın arkasındaki bir numaralı isim Hinkie ile yolların ayrılması, sezon başından bu takasa kadar olan çalkantılı sürecin de başlangıç noktasıydı. Kariyerinin parlak yıllarını başka takımlarda geçirmiş olsa da, son döneminde geldiği Philadelphia'da taraftarın sevgilisi olan Elton Brand takımla ilgili kararları alacak kişi olarak belirlendi. Kendisinin piyasada daha aktif ve cesur olduğunu görmek çok zor değil.


Sezon başında çizdiği sorunlu karakterle Minny'de isyan bayraklarını çektiren Butler'ın takasla alınması ilk önemli hamleydi. NBA'de kümülatif başarının artık "süper takımlar"a ve yıldız odaklı yapılanmalara bağlı olduğuna dair oluşan genel algıyla bakıldığında, Butler Philly için ideal parçaydı, hem kritik anlardaki skor yükünü üstlenebilecek hem de takım savunmasını bireysel eforuyla olduğundan yukarı çıkarabilecek, ligin en iyi 15 oyuncusundan biri olarak görülen, hatırı sayılır playoff tecrübesine sahip bir başaltı yıldız. Philly'nin spesifik görevlere bölünmüş kadrosuna da uygun gibi. Ama burada iki problem var.

Birincisi, artık 2010'da değiliz. Basketbol son yıllarda gözle görülür bir değişim yaşadı ve bu da neredeyse bütün mid range oyununu çöpe atıp, o mesafeden bulunan şutların tamamını ya boş pozisyon yaratma ihtimalinin çok daha kolay ve çabuk olduğu üç sayı çizgisinin gerisine ya da oluşan boş alanlarla potanın olabildiğince yakınına taşımaktan geçiyor. Butler'ın hücumu için biraz daha eski tip diyebiliriz, topu eline aldığında hemen hamlesini yapmak yerine, Harden misâli oyunu olabildiğince yavaşlatıp kendine en uygun şutu bulmaya çalışan bir yapısı var. Buna Embiid'in en az o kadar iso pozisyonlara dayalı hücum şablonunu ekleyin. Philly günümüz basketbolu için yeterince komplike bir hücuma sahip olamıyor böylelikle. Çünkü Redick ve Shamet dışında kalburüstü bir şutör yok. Oyunları daha tahmin edilebilir.

İkincisi de Simmons'ın bu yapıdaki konumu. Butler'ı olabilecek en verimli şekilde kullanabilmek için, topun mümkün olduğunca onun elinde olması ve biraz daha yarı sahaya razı olunması gerekiyor. Simmons kim ne derse desin bu takımı hayal ettikleri hedefe çıkarmadaki en kritik parça. Ellerinden çıkarmayı düşünmediklerine göre, Butler'ın topu elinde bu kadar tutması çok istedikleri birşey değildir diye düşünüyorum. Çünkü Simmons'ın şutu neredeyse yok. Bu sezonun belli bölümlerinde "maç başına bir tane de olsa at koçum" gibi komik motivasyon çalışmalarına maruz kaldıktan sonra, Jimmy'nin gelişiyle hayli zayıf olduğunu düşündüğüm alçak postta top aldırıp oradan eşleşme basketboluna bir dönüş yapmak istiyorlar -her ne kadar basketbol şu an olduğu hale evrilse de, playoff'ta hala düşük tempo ve yarı saha matchuplarına verilen önem azalmış değil. Ama Simmons'ı en iyi bu şekilde kullanabileceklerini düşünmek de saflık gibi geliyor bana.

Harris günümüz basketboluna ve Simmons'ın yanında oynamaya çok uygun bir parça. Butler gibi birinci adam olma derdi de yok. Bu takası, tam da bu sebeple, şöyle konumlandırabiliriz. Butler verilen parçaları düşününce oynanması gereken bir kumardı ve oynandı ama şu ana kadar sonuçlar beklenildiği gibi değil. Bu takas için draftın en iyi seçimlerinden gibi gözüken Shamet'i ve Miami pickini elden çıkarmak, Butler'ın sezon sonunda takımdan ayrılması ihtimalinin düşündüğümüzden güçlü olduğunu gösteriyor. Sixers kağıt üzerinde çok öldürücü gözüken Simmons-JJ-Butler-Harris-Embiid beşiyle bu sezonun playoffunda Doğu'dan sıyrılıp Warriors'ın karşısına çıkmak için bir zar attı. Harris/Butler arasından birini seçmek zorunda kaldıklarında da Harris'i tercih edeceklerini düşünüyorum. Kağıt üzerinde herşey güzel gözüküyor ama takımın tam verimini verebilmesi için tüm parçaların işlemesi gerekecek, bunun gerçekleşmesi için egolar olması gerektiği gibi değil -Butler'ın gereğinden fazla, Simmons'ın ise gereğinden az. Bu sezon ne olacağını görüp, ilerleyen senelerde mümkünse Simmons-Embiid-Harris çekirdeğiyle başlayıp, anahtarı ball handling anlamında Simmons'a tamamen teslim edeceklerini düşünüyorum.


Clippers tarafına bakalım, onlar için de kısa bir özet geçmek fena olmaz. Neredeyse bütün yapının kurulmasında payının olduğu Warriors'tan -Curry'nin çaylak sezonunun sonunda başladı- ayrılmasıyla beraber LA'in diğer takımının yolunu tutan Jerry West'ten bahsetmemek olmaz. Danışman pozisyonu, adam bu yaşta her gün ofise gidip gelmesin, yormayalım diye düşünülmüş bir titr; takımın bu sezon aldığı bütün kararların arkasında olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Clippers'ın bu sezona nasıl beklenenin üstünde bir basketbol ve galibiyet derecesi ile başladığını hatırlayalım. Gallo-Harris-kenardan Lou üzerine kurulmuş, Shai Gilgeous-Alexander, Montrezl Harrell ve Jerome Robinson gibi steal denilebilecek yetenekler ve onların üzerine eklenmiş veteranlar. Her ne kadar ucundan bir Sindirella hikayesi olduğu için kalbimizi çalsa da, asıl hedef bu sene olabildiğince overachieve olup, mümkünse playoffta sürpriz galibiyetler alıp, sezon sonunda Kawhi ve arkasından başka yıldız oyuncuları takıma katmak.

Davis takası bu işin şeklini değiştirdi. Özellikle Rich Paul ve takım sahibi Ballmer'ın beraber gözükmesi, arkasından Davis'in ekibinin Clippers'ı olası lokasyonlardan biri olarak belirtmesi bir hareketin geleceğini gösteriyordu. Lakers'ın günlerdir süren pazarlıklarda neyi teklif ettiyse olmamasının bir sebebi vardı: Pelicans içlerinde süper yıldız adayı olmayan bir avuç genç oyuncudan ziyade, orta sıralarda da olsa fazlasıyla draft hakkı almayı tercih ediyordu. Bu takas tam da bu sebepten Clippers taraftarlarının ağzının suyunu akıtıyor.

Öncelikle 2021 Miami picki müthiş bir koz olacak. Heat 2021 sezonunun sonunda -Adebayo'nun opsiyonunun kullanılacağını, Olynyk ve Johnson'ın da kendilerininkini kullanacağını düşünürsek- 72 m $ kontratla girecek. 2015'te bu picki Phoenix'e gönderirken muhtemelen bu şekilde yapılanacaklarını ve asıl cap boşaltımını 2022'de yapacaklarını düşündüler. Şu an gözüken yapıyla Miami'nin 2021 sezonunda iddialı olması biraz zor gözüküyor, Spoelstra bi şekilde elindekilerden verim alacaktır ancak yine de lotarya picki olmaması için bir sebep yok. Pickte herhangi bir sınır da bulunmadığı için, 1. sıra da düşse bu picki elinde bulunduran takım seçim yapacak.

Clippers tarafında SGA'ya yoğun bir umut bağlanmış durumda, Shamet'in benzer bir oyuncu olduğunu düşünürsek, ikisinin bu sezonun kalan bölümünde göstereceği performansı düşünerek birini olası Davis takasında değerli bir parça olarak kullanmak mümkün. Bunun dışında bir birinci tur (lotarya korumalı), iki de ikinci tur hakkı aldılar. Pelicans'ın tam dört tane bir, dört tane de ikinci tur hakkını Lakers'tan talep ettiğini düşününce bunların da ne kadar değerli olduğunu anlatmaya gerek yok.

Muscala ve Chandler tıpkı gönderilen üç oyuncu gibi biten kontrat. Clippers'ın Harris'i pazar değerinden tutmayı düşünmediğini bildiğimize göre, bu takas onlar adına biten iki kontrat karşılığı iki birinci tur hakkı ve bir yetenekli çaylak anlamına geliyor.

Eğer Clips olur da SGA/Shamet, Gallo'nun biten kontratı, Harrell ve pickler karşılığında (2020 Sixers, 2020 Clippers, 2021 Heat, bir conditional future 1st daha) Davis'i katabilirse, sezon sonunda Kawhi/KD/Kyrie üçlüsünden ikisini daha kadrosuna katma şansına sahip. Olmasa da, mevcut pickler ve cap rahatlığı sayesinde iki serbest oyuncuya hâlâ cazip gelebilir. Çünkü bu bahsettiğimiz assetleri 2020-21 sezonunda da devreye sokma şansına sahip.

Açıkçası takas Clippers açısından mükemmel, Philly içinse kağıt üzerinde güzel gözükmekle birlikte pek çok soru işaretini beraberinde getiriyor. Ancak, son yılların en hareketli takas dönemini geçirdiğimizi hatırlatmak gerek. Clippers'ın mümkünse elindeki veteranları postalayıp başka pickler kovalaması, playoffa kalması halinde Boston'a gidecek picki de elinde tutup yazın ortalığı karıştırması olası gözüküyor. Clippers her ne kadar oyuncular gözünde rezalet bir üne sahip olsa da, West bu vizyonu tek başına değiştirebilecek güce sahip. Bunu da kullanacak gibi duruyor.