19 Şubat 2009

Tyson Chandler


Tyson Chandler = Chris Wilcox + Joe Smith + DeVon Hardin'in hakları takası direkten döndü. Chandler sağlık kontrolünden geçemedi ve takas gerçekleşmemiş durumda şu an, deadline'a 9 saat kalmışken. Bu takasın ekonomik bir karar olduğunu söylemeye gerek yok, Hornets'ta krizden etkilenen takımlar arasında. Chandler'ın kontratından kurtulmak bu anlamda onlara nefes aldıracaktı ama uzun vadede başaltı bir takım olarak 3. en iyi oyuncusunu yollamak belki de onlara Chris Paul'ü kaybettirebilirdi. Chandler, Thunder için güzel bir ekleme olurdu ki, Thunder'ın sene başından beri istikrarlı oynattığı bir pivot yoktu. Petro, Swift, Wilcox, Collison, Smith, Krstic'i denediler ama her maç rotasyonla oynadıkları için istikrarlı katkı alamadılar. İnsanlar Chandler Thunder'ın ihtiyacı olan ribaundçu uzun olur dediklerinde, gözaardı ettikleri olay bu. Mesela Wilcox ve Collison pozisyonlarına göre fena olmayan ribaundçular. Ama Thunder'ın uzun rotasyonu genelde 5 uzun varsa, 5'ine de benzer süreler verip hepsinden averaj katkılar almaya yönelikti.

Chandler'ın takasının gerçekleşmemesi ile ilgili de bir ufak bit yeniği var. Şimdi sağlık kontrolünde Chandler'ın problem yaşadığı ayak başparmağı için, ilerde tekrarlama riski çok yüksek raporu veren ve takası bozan Dr. Yates, aslında Chandler'ı 2 sene önce bu parmaktan ameliyat eden doktor. Chandler'ın söylediğine göre, aynı doktor kendisine birinin ayağının üstüne düşmediği ve ters bir hareket yapmadığı takdirde sakatlığının nüksetmeyeceğini anlattığını söylüyor. Ve o ameliyat sonrasında geçen sezon 79 maç oynadığını, bu sene de hiçbiri ayak parmağı yüzünden olmayan 19 maç kaçırdığını söylüyor.

15 Şubat 2009

Kadir Tapucu

Uzun zaman oldu yazmayalı. Yazıya "en son şu zaman yazmışım vs." gibi bir giriş yapmayı oldum olası istemişimdir, malesef açıp tam tarihe bakacak takatim yok. Takat, böyle mi yazılıyordu, ona dair şüphelerim de yok değil. Takati kontrol edecek takatimin de olmaması durumu daha da karıştıran ve kısaca siktir et demenizden başka bir beklentimin olmadığı bu saçma girişi bitirmem gerektiğini bana hatırlatan bir durum.

Her neyse.

Ana siteyi tekrar güncellemeye başlamamızla ister istemeden oluşan bu ara, parmaklara klavye üzerinde etkisi yok değil. Sezonu yedek kulübesinde battaniye altında geçiren, kutlamalarda arka planda görülen ve eskiyi yad ettiğinde, ulan bu herife ne oldu acaba dediğin adamın birden oyuna girerken bacaklarını titreten adrenalin gibi.

Ya da değil.

Site iyi gidiyor, hayatta okumayı sevmediğim power ranking müessesinde sıkı yazılar çıkıyor, okutuyor. Buraya bu bir sanal reklamdır yazısı koymaya gerek yok, rejimiz de yok zaten. Genç subayların blogu da gittikçe iki ziyaretin arasında geçen süreyi düşürüyor, okuyun. Bu arada 2002 All-Star'a bakıyorum gözucuyla, Wally ayaklarını açarak smaç vurdu, o zamanlar bilyalar yağlı. Abdur-Rahim'i de gördüm, balya balya bilyalar.

Asıl mevzu All-Star olayı tabi. Kendilerine bir-iki mazuratta bulunucam, o kadar hatrımız geçerse. Horse fikri muazzam. Akıl edenleri gözlerinden öpüyorum ama biraz sönüktü Horse, oyunun ait olduğu yeri unutmadan, daha playground adamları ayarlasalar sıkı olurdu. Shooting Stars ve Skill Challenge ağlıyor. Shaq'ın dansı inanılmaz. Rudy'ye üzüldüm, klas smaçlardı. Nate'e lige geldiğinden beri ısınamadım, ligin en ufak adamının çocuk filmlerindeki "bully" üst sınıf tipler gibi takılması sarmadı beni. Superman'in panyanın yanına çarptırdığı ve Nate over Superman'a da hakkını vermeli. JR Smith'in Weems'e yaptığı Andy Warhol jesti güzel, "In 15 minutes everybody will be famous." Organizasyonlara bir çeki-düzen verilir, iş düzelir diye tahmin ediyorum, NBA, WWF'a dönüşmeden. Smaç yarışmasına daha fazla adam çağırılmalı, Shooting Stars'ın fişini çekmeli. Skills Challenge'ın da gereksiz olduğunu düşünenlerdenim ama daha eğlenceli olması için şöyle bir öneri getirebilirim; yarışmacılar, Shaq, Dwight, Yao ve Ilgauskas falan olsun.

Horse demişken, C-Webb ve Kenny çok iyiydi yine. Webber bu broadcasting işini çok iyi kaptı, inanılmaz matrak bir herif zaten, çok da orjinal yorumları var. Ahmad Rashad ve Gary Payton'lı Gametime özetlerini arşivlemeye başladım.

NBA Legends Brunch'a bakınıyorum, en sevdiğim All-Star organizasyonlarından biri. Bir kere brunch. Çoğunu, herkesin konuştuğu bu ortamda her zaman dinleme şansımız yok. Ne muhabbet dönüyordur o masalarda kimbilir, keşke şu maçlarda yaptıkları "wired" olayını burdaki her masaya yapsalar. Bu arada Finals MVP ödülüne Bill Russell'ın adını vermek şık hareket. NBA hakkaten cares.

Superbowl çok iyiydi. Steelers'ın almasına sevindim, Warner ve Fitzgerald Jr. hikayeleri baymaya başlamıştı. Devre sonuna doğru LB James Harrison'ın tarihe geçen 100 yard'lık intercept koşusu ve td'unu izlemeyenler çok şey kaybetti. Roethlisberger de çok iyi bitirdi.

Bu aradaki kayıp zamanda Avustralya Açık da geçti, farkındayım. Tenis konusunda, en azından bu dilde, etrafta sınırlı kaynak var ve takip eden 1-2 kişi de olsa, daha da fazla olsa, geçen sene benim de keyif aldığım ve fena da gitmeyen Grand Slam yazıları serisinin ardından oluşan bu boşluk için kusura bakmayın, napalım. Bayanlar tenisinin ne kadar değişken olduğunu tekrar gördük, ardışık turnuvalardaki bambaşka form durumlarına alışığız ama aynı turnuva içinde bu kadar iniş - çıkış, Dokic'in geri dönüşünün dışındaki benim için en ilginç gelişmeydi. Azarenka'yı, kötü götürdüğü maçta, rakibinin sıcağa daha fazla dayanamaması sayesinde geçen Serena'nın bu kadar rahat bir final çıkarmasının, fiziksel dayanıklılığı ve final tecrübesi en fazla olan hatun olmasıyla açıklayabiliriz ancak. Wozniacki'den son 4-5 Grand Slam'dir, patlama bekliyorum. Takvimin daha arka plan kortlarında iyi oynayıp, güzel bir sıralama yapmış durumda ama artık bir break-through turnuva geçirmesi lazım. Ivanovic, Verdasco'yla takılmaya başladıktan sonra ilk GS'de durum ortada diyerek de pis bir şaka yapayım, içimde kalmasın. Verdasco demişken, Avustralya'nın underdog'larla ilgili bu özel durumuyla ilgili bir şey yazmıştım daha önce. Nando, özellikle sert kortlarda, zaten tehlikeli bir adam olmuştur her zaman, onun sorunu her zaman istikrar oldu. Bir nevi "underachieve" vakası ki, sol el forehand'i turun hakkaten en ters forehand'lerinden biri. Yine Melbourne'deki milliyetçi gruplar arasındaki, tenis dışı sürtüşmelerden bahsetmiştim daha önce. 2009'un kahramanları Sırplar ve Boşnaklar. Djokovic'in, Boşnak asıllı Amerikalı Delic'le oynadığı maçta yine kavgalar çıktı. Baghdatis maçında yine apaçiler korttaydı. Melbourne bu yüzden biraz baymaya başladı, kafa tenisçilerin de bu durumdan çok hoşnut olduğunu zannetmiyorum. Final, belki diğer Federer - Nadal maçları seviyesinde değildi ama yine sadece bu rekabette izleyenebilecek inanılmaz puanlar izlemiş olmaktan hiç rahatsız değilim. Asıl olay seremoniydi tabi, Roger'ı böyle görmek insanı duygulandırıyor. Chandler Can't Cry bölümünü izleyenler için, Chandler'ı bile ağlatabilecek bir andı, Roger'ın binlerce insan kendisini alkışlarken, mikrofon başında ağzını açması, kelimelerin ağzından çıkamaması ve tek duyulanın hıçkırık sesi olması. Bu rekabetin neden hiçbir sporda olamayacak bir kalitede olduğunu da işte bu anda tekrar gördük. Ağlayan rakibiyle kafa kafaya verip üzülen bir Nadal ve son sözü Nadal'a bırakmak için kendisini toparlayıp konuşmasını yapan bir Federer. Çok yaşayın.

Siz de çok yaşayın.

05 Şubat 2009

Karşılıklı Feshedilopheus

Bu türleri yakın olarak tanıyoruz, her gün karşımıza gazete, televizyon, internet marifetiyle geliyorlar. Bu seferki biraz farklı oldu:

Geçtiğimiz hafta, Denizlispor'da yıllardır görev yapan ve hemen herkesin takdir ettiği bir oyuncu olan Roman Kratochvil ile bir diğer yabancı Tomas Abraham takımdan gönderildiler. Amaç; 2 yeni yabancı futbolcuyu getirmekti. Bir maçla anlaşılacak şey değil belki, sonuçta alınan oyuncular da ülkelerinin millî takımlarında çokça görev yapmışlar ama Galatasaray'la oynanan lig maçında görüldü ki; bu iki adam da Kratochvil gibi takıma katkı sağlayacak oyuncular değil.

7 sezon Denizlispor'da oynamış ve amiyane tabirle "ligi bilen" böyle bir oyuncunun boşta kalması garip olurdu. Kratochvil, kısa sürede kendisine kulüp buldu, şimdi Konyaspor için mücadele edecek.


Bugün çıkan habere göre ise Denizlispor teknik direktörü Ümit Kayıhan'ın kontratı, karşılıklı olarak feshedildi.

Mideniz bulanıyor mu?

02 Şubat 2009

Burn One Down


Michael Phelps; bir halk kahramanı. Modern zaman bilmemnesi falan filan... Resimde görüldüğü üzere marihuana işine de merak salabilen bir insan kendisi. İngiliz tabloid basını "kariyerini mahvedebilecek görüntüler" şeklinde spekülatif yorumlar yaparken, kendisi de tipik "bir daha olmayacak" açıklamasını yapmış zaten.

Ben Harper'dan gelsin sevgili Mike;

01 Şubat 2009

God, it's killing me


It's killing me, too. Agla baba, acilirsin.