
2006 Nisan'ında Kanada milli takımı, Davis Kupası için Meksika'ya gittiğinde kafiledeki yedek oyunculardan biri de 18 yaşındaki Peter'dı. 2 gün sonra oteldeki odasında uyurken, sabaha karşı uyandı ve odada elinde bıçakla kendisine doğru gelen biri olduğunu zannetti. Gerçekten odada biri var mıydı, yok muydu bilmiyoruz çünkü annesinin söylediğine göre zaman zaman uyurgezer rahatsızlığı çeken Peter olanları tam olarak hatırlayamıyor. Neden mi? Çünkü o panikle kendini 3. kattaki odasınının penceresine doğru atıyor. Kırık camlarla beraber 3. kattaki odasından otelin bahçesindeki çalılıklara düşen Polansky, otel görevlileri onu bulana dek vücudundaki kesiklerden akan kanlar içerisinde, sol bacak calf'i kesilmiş, ama mucize eseri hiçbir kemiği kırılmamış olarak yatıyor. Daha sonra doktorların söylediğine göre bacağındaki bir kesik, atardamarını milimetrelerle ıskalamamış olsa olacakları düşünmek bile kötü. Doktorların ameliyata karar vermeleri 62 saat sürüyor ve sonuç olarak 5 saat süren, 400'den fazla dikişin atıldığı ameliyat başarılı geçiyor. Daha 18 yaşında ve spor üzerine kariyer yapacak olan bir çocuk için kuşkusuz korkunç bir deneyim olmalı.

Elbette sakatlığın geliş zamanı çok kötü, henüz oyununu şekillendirme evresindeki genç bir oyuncu için. Bu yüzden Polansky'nin çıkışı ancak bu seneye sarktı. Bu yıl Wimbledon'ı saymazsak 3 GS'e de elemelerden katılıp, ilk turda 5'er setlik maçlarla elendi. Montreal'de, evinde oynadığı Rogers Cup'ta ikinci turda da Djokovic'e karşı umut veren bir oyun oynadığı konuşuluyor. Şu an Top 200'de ve kariyerinin en iyi derecesi bu, zamanla daha da yükseleceğini tahmin etmek zor değil. Daha da önemli olan, Polansky'nin gösterdiği azim ve birçok insanın vazgeçeceği şartlarda kendisini zorlayıp istediği şeyi yapmaya devam etmesi.
1 yorum:
kura şanssızlığı... rochus'ü bu çekse 3 veya 4 sette alırdı aşağı. isner'dan da set alırdı. marsel'den birkaç gömlek daha iyi.
Yorum Gönder