01 Eylül 2009

US Open 2009 & Marsel İlhan - Part 1

Hiçbir şeye değinmeden, Marsel'le başlamak lazım. Elemelerden çıkıp, ana tabloya kalması bile çok büyük bir başarıydı ama şimdi 2. turda. Elemeleri yabana atmamak lazım. Evet, ilk turda yendiği Ryan Harrison çok genç ve Marsel'den bile tecrübesiz bir isim ama daha sonra kazandığı De Chaunac ve Mello maçlarında rakipleri favoriydi ve özellikle Mello'yu yenmesi beklenmiyordu. Marsel'i şu ana kadar sınırlı sürelerde izleyebildim ve gördüklerimden oldukça memnun olduğumu, en azından beklentimin üzerinde olduğunu söyleyebilirim.

Dün geceki maça bakarsak, aslında her ikisi için de güzel bir kuraydı. Christophe Rochus, turun veteran adamlarından biridir, kariyerinin son zamanlarını yaşıyor artık. Her ne kadar Top 100'de olsa da US Open'da kazandığı maç sayısı tektir, o da 2001'de (kariyerinin sonundaki Bruguera'yı yenmişti). Dolayısıyla çıkıştaki genç bir tenisçi olarak Marsel için, onca şöhretin arasından Rochus gibi bir veteran çekmek büyük şanstı.

Zaten aslında, bugün birçok yerde anlatıldığı gibi sürpriz bir sonuç değildi bu. Marsel maç öncesinde favori gösteriliyordu ama ortada bir maç olacağı da açıktı. Sonuçta Marsel ne kadar iyi durumda olursa olsun, ilk kez Grand Slam oynayacaktı ve rakibi ne kadar düşüşte olursa olsun GS tecrübesi yüksek olan bir adamdı. Bu gibi ufak gözüken dezavantajlar da aslında mental olarak maçların bazı kırılma anlarında ortaya çıkabiliyor.

Maç doğal olarak yayınlanmadı, zaten kimse de beklemiyordu isim olarak bir GS ölçüsünde bu kadar vasat bir maçı. Ama işte hangi ülke olursa olsun, sizden biri olunca ve hiç ama h-i-ç varolmadığınız bir sporda en büyük arenaya çıkınca, bahis dahi oynamadığınız böyle bir maçı internetten takip edebiliyorsunuz saatlerce. Biraz rakam konuşmak lazım. Öncelikle Marsel iyi servis atıyor ve basit hatalarını minimize ederek rakibine ekstra puan vermemeye çalışıyor. Dün 4. setin sonunda, ciddi bir dezavantaja rağmen yaptığı geri dönüş ve maçı 5. sete götürmesi hakkaten olağanüstü bir performans, kariyerinin ilk GS maçına çıkan bir oyuncu için.

2. turda rakibi Amerikalı John Isner. Isner, enteresan bir herif. Çıkışını 2 sene önce profesyonel olduğunda, yine burada, Amerika Açık'ta yapmıştı. 3. tura kadar gelmiş ve orada da Federer'i ace manyağı yaptığı ilk seti almıştı. Tabi ki diğer 3 seti kaybetti ama bu ona büyük bir reputation ve Amerikan medyasının pohpohlamalarını getirdi. Isner hakkında söylenmesi gereken ilk şey, tabi ki devasa boyu. 2.06'lık bir tenisçiyi her zaman göremezsiniz. Boyunun da katkısıyla turun en iyi servislerinden birine sahip. Her ne kadar muazzam bir servise sahip olsa da, oyunu bu özelliğine çok fazla dayanıyor ve bu yüzden tek yönlü bir oyuncu diyebiliriz. Return'leri ve top oyundayken vuruş repertuarı yetersiz olduğu için, çoğu maçlarda tie-break'i zorlayabiliyor. Marsel'in return'leri anladığım kadarıyla üst düzey değil, Isner'in servis oyunlarında oldukça zorlanacaktır. Bu yüzden uygun bir oyun planıyla, bir stratejiyle korta çıkması şart.

Başka bir açıdan bakmak gerekirse, Isner'la eşleşmesinin bazı avantajları da yok değil. Marsel, herşeyden önce 5 setlik bir maçtan çıktı. Normalde henüz daha ilk turda önemli olmayan bu faktör, kariyerinde ilk kez GS oynayan bir oyuncu için devreye girebilir. O yüzden Isner gibi statik bir oyuncuyla oynamak, herhangi bir baseliner'la oynamaktan daha avantajlı olabilir. Marsel'in kendi servislerine tutunması oldukça önemli, çünkü Isner'ın servislerini kırmak gerçekten zor bir görev. Isner'ın şu an kariyerinin en formda dönemini yaşadığını da belirteyim, Roland Garros öncesi, daha önce Federer ve Ancic'in de yaşadığı, mononükleoz illeti yüzünden hem Paris'te hem de Wimbledon'da yoktu ama bu ay içinde Tsonga, Berdych ve Haas gibi sıkı adamları yendi ve 55. sıraya kadar çıktı. Isner'ın ace'leri geldikçe Marsel'in panik yapmadan oyunda kalması lazım, top ne kadar oyunda kalırsa, yani maçtaki puan süresi ne kadar artarsa, Marsel'in de şansı artacaktır.

Evet Isner ters bir herif ve maçın açık ara favorisi gösteriliyor (%82-%18 gibi oranlar dolaşıyor şu an) , bana göre de maçın favorisi Isner ama bu ölçüde değil. Marsel'in tamamen isimsiz ve 0 tanınırlığa sahip olmamasının veya Isner'ın evinde oynayacak olması gibi faktörler var ama Isner daha o seviyede değil bana göre.

Turnuva boyunca benim ilgimi çekenleri sizle paylaşırım sevgili okur, n'olur ajans haberleri beklemeyin benden. :)

Marsel İlhan John Isner Tenis

Rochus maçından önce ısınma:


Mello maçından sonra:


De Chaunac maçının sonu:


Not: Videolar için tyildirim84'e teşekkürler.

Hiç yorum yok: