22 Ekim 2009

Dumur haftası


Garipliklerle dolu maçlar geride kaldı, salı ve çarşamba gününde. Toplam 44 gol var, sadece beş evsahibi takım galip gelebildi, deplasman takımlarının çıkardığı toplam puan 25. Maç başına 2.7 gol, uzun zamandır hatırladığım en yüksek ortalamalardan biri, detaylı araştırmadım. Bir diğer ilginç nokta, yenilen gollerdeki savunma ve kaleci hatalarının fazlalığıydı. Casillas gibi futbol tarihine geçmiş bir efsane bile iki tane hatalı gol yedi. Raul, 66. Avrupa golünü attı ve bu dalda Gerd Müller'i yakaladı, bir gol daha atarsa -ki atacaktır- rekorlarına yeni bir satır ekleyecek.

Atılan 44 golün yedisi kendi kalesine. Rangers - Unirea maçında kendi kalesine atılmış tam 3 gol var. Mesela Bordeaux - Bayern maçında Ciani, önce kendi kalesini sonra rakip kaleyi sarstı, akabinde Bayern iki kırmızı kart gördü ve Bordeaux iki penaltı kaçırdı. Böyle maç kaç yılda bir olur?

Real Madrid - Milan maçında Dida'nın iki yediği gol de hatalı. Hadi Drenthe'nin şutunda köşeyi kapatamadı, ilk golde tuttuğu topu düşürmesine ne demeli? Öbür tarafta Casillas, Pirlo'nun şutundan çok daha zor pozisyonları kurtarmasıyla ünlü değil mi? Peki ya Pato'nun ilk golündeki hatalı çıkışı?


Barcelona'nın yenilmesi ayrı bir hikâye. Rubin Kazan, tanınmayan bir takım olmasının ekmeğini ilk haftalarda fazlasıyla yedi. Değil yenilmek, bu tip bir maçta zorlanması bile hayal gibi gözüken Barcelona'nın yaşattığı dumur, haftanın en büyüğü müydü, yoksa Inter'in gruptan çıkmasını engellemek için hazırlanmış sinsice bir plan mıydı?

Gökdeniz'in gol atması amma abartıldı yahu. Demek ki yurtdışında oynayan futbolcularımızdan beklentilerimiz o kadar azalmış ki, tüm hatlarıyla yüklenen Barcelona'yı takım halinde kontra yakalayan Rubin'in başarısını, golde ismi yazan Gökdeniz'e mâl ediyoruz, maçın hemen arkasından röportajlarla Barcelona'yı nasıl parçaladığını ballandıra ballandıra anlatmasını bekliyoruz. Olgunluk gösterip, "sadece gollerde hatırlanmak kötü" deyince de bize bozuk olduğunu zannediyoruz.


Mourinho dengesiz ilerleyişine devam ediyor. Henüz bir kadro istikrarı yakalayabilmiş değil, Lucio-Samuel kesinlikle günümüz futbolunda yeri olmayan bir ikili, en azından CL finalini hedefleyen bir takım için. forvetteki sakatlıkların da payı vardır elbette ama genel olarak yaşlı, fizik gücü yetersiz bir kadro var elinde ve bu malzeme de oynatmak istediği şablonu bozuyor. Inter sayesinde en sevdiği CL'nin son sekiz maçında galibiyeti yok.

Özellikle salı günü favorilerin performansları düşündürücüydü. Yeni şampiyonlar uygulaması CL'ye yaradı mı ne?


Bu da son dumur olsun. Maçlar bitmiş, kurmaylarımla özetleri bekliyorum. Maçların skorlarına da bakmamışız, heyecanla dünkü gibi sürpriz skorların çıkmasını, güzel golleri görmeyi bekliyoruz. Star'ın yarım saatten fazla süren reklam-maç hakkında cümle-reklam-maç hakkında cümle-reklam sirkülasyonu akabinde Sabri Ugan uzay fonuyla yayına giriyor. Onun sunumlarında sesi kapatıyoruz ki, bu kadar dayandıktan sonra şok bir spoiler ile sarsılmayalım. Son maça kadar geliyoruz, Chelsea-Atletico Madrid, en çok merak ettiğimiz sonuçlardan biri. Ses yine kapalı, ama resmen beynimizi okuyan Sabri, spoiler vermenin bir yolunu buluyor ve eliyle 4 işareti yapıyor. İnanması güç...

2 yorum:

Tayshaun dedi ki...

Abi yalnız Rangers-Unirea maçında kendi kalesine sadece 1 gol attı Rangers, diğerleri topa minimal yön değişikliği veren çarpmalar. Bunlar own goal sayılıcaksa Rüştü'nün Fener formasıyla yediği gollerin %60'ı kendi kalesine, bir şekilde dokunup engelleyemediği şutlar.

The Alp dedi ki...

Salı gününü kaçırdım ama çarşamba günü maç sonuçlarını söylemedi hacı dayı, chelsea maçını kaçırdım mı acaba diye düşünüyor ve hatırlayamıyorum ama diğer maçlarda spoiler vermediğini hatırlıyorum.
Bi de barça bu sezon geçen sezonki barça değil gibi geliyor bana iki üç maçlarını izleyebildim gerçi ama hiç tatmin etmedi.