22 Ekim 2009

Paranın alamayacağı şey


Zamanında Galatasaray Man Utd'ı, Frankfurt'u, Werder Bremen'i, Roma'yı yenerken ligde olmadık takımlara yenilir, Fenerbahçe'den de tarihi mağlubiyetler alırdı. Frankfurt zaferinin ve Sigma hezimetinin hemen arkasına gelen 1-0'lık Fenerbahçe galibiyetini bizim jenerasyon net hatırlar. "Avrupa'ya yakışıyor" derlerdi o zaman Galatasaray için. Sanki oraya başka takım, buraya başka takım çıkarıyor gibi...

Milan'ı o dönemlerdeki Galatasaray görünüşüne fazlasıyla benzetiyorum. İki senedir bitmiş bir takım bu, Leonardo hâlâ Seedorf-Inzaghi-Nesta-Oddo diye yazıyor kadro kurarken. Hani ellerinde Cafu olsa, onu da oynatacaklar. Yaşlı, kalecisi olmayan, eski temposundan ve savunma direncinden yoksun bir ekip. Ancak bu tip maçlara konsantre oldukları zaman da karşılarında kim olduğu farketmiyor.

Her yönüyle ilginç bir maçtı. Ronaldinho uzun süreden sonra Barnebau'ya çıktı, Kaka da ilk defa eski takımına karşı forma giydi. Milan'ın kalesinde evinde otururken koluna girilmiş, zorla Madrid'e getirilmiş gibi duran Dida var. 4 milyon €'luk kontratı bu sezon bitiyor abinin, SSK'da gün doldurmaya çalışan emekli adayları gibi bakıyordu ilk golden sonra. O top nasıl kaçar elden? Peki Raul'un topa yine en yakın oyuncu olmasına ne demeli?


Aşağıda da yazdık, Raul 66 golle Avrupa kupalarında gol rekorunu egale etti, kıracak da bir aksilik olmazsa. O noktadan sonra kitlenen maçın hareketlenmesi için olmaz denilenin olması gerekiyordu. Pirlo yaklaşık 40 metreden çıkardı, Casillas kapadığı köşeden aldı topu. 40 metre! Sonrası için biraz özeleştiri yapmak gerekiyor. Real Madrid'i Milan önünde bu kadar favori yapan neydi? Her ne kadar süreklilikten uzak olsa da bu tecrübedeki bir savunmaya karşı ne ispatlamıştı ki Madrid? Çift forvetin Raul-Benzema olunca orta sahadan ciddi destek gerekiyor. O da gelmeyince, yani Real Madrid orta sahayı Milan'a kaptırınca, bu golün de etkisiyle gidişat değişti. Casillas olmaz denileni bir daha oldurdu, ikinci golü de hediye etti.

Real Madrid'in tek forvete dönmeye şiddetle ihtiyacı var. O forvet de malesef Raul değil, Benzema. Ronaldo sakatlıktan dönünce bu değişimin ilk sinyallerini göreceğimizi tahmin ediyorum. Yine de ikinci golde de payı vardı Raul'un, çalışma kokan bir korner ve eski Dida'nın affetmeyeceği sertlikte bir top daha içerde. Bu gol olduğunda daha dakika 76 idi, sonrasında Milan'ın şanlı direnişini izledi, izleyebilenler. Ronaldinho-Raul elektriği kimi heyecanlandırmaz ki? Nesta da büyük adam, bacaklarının götürmediği yerde bile takımı için göğsünü geriyor.


Sonrasında dengesi iyice bozulan Madrid savunması, Seedorf'un bu ligdeki üçüncü "al da at"ı, Pato'nun şık bitirişi. Arka arkaya gelen iki zor galibiyet, Leonardo ve Milan için bir şahlanış olabilir mi? Bana göre zor, ama Milan'ın bu yıllanmış kadrosunun çocuklar gibi sevindiğini görmek de bambaşka bir his.

Hiç yorum yok: