05 Ekim 2009

Hacı Yaman dünya ikincisi


Babamla annual öğle yemeklerimizden birisini yerken televizyonda denk geldik. TRT3, sol dipte "Dünya Bilardo şampiyonası - Kastamonu" yazan bir yayın yapıyordu. O an şaşırdık tabi, Kastamonu'da ne alâka dünya şampiyonası diye; ancak kısa bir süre sonra öğrendik ki zaten artistik bilardo şampiyonası imiş.

Kurallar tahmin edilebileceği gibi, üç bantta trick shot yapmak üzere kurulu, sayısını bilmediğim ama 100 civarında olduğunu tahmin ettiğim sayıda figür var. Bunların hepsi 5 puandan 10 puana kadar değerlendirilmiş zorlukları açısından. Maçlar beş set üzerinden yapılıyor ve her sette iki taraf da 10 değişik trick shot için üçer deneme yapma hakkına sahip.

Şampiyonayı geçtiğimiz yıl Diyarbakır'lı Hacı Arap Yaman kazanmış, bu sebeple bu sene Türkiye'de olduğunu tahmin ediyorum. Anlatıcılar "hacı, hacı" derken ortada müthiş bir samimiyet ya da müthiş bir espri olduğunu düşündüm, ama adamın adı gerçekten Hacı imiş. Tahmin ediyorum ki babadan izinsiz bilardo salonlarında başlayan bir aşkın profesyonelliğe döndüğü hikâyelerden biri cereyan etmiş. Yaman, memleketi Bismil'de başladığı bu hobiden kısa bir süre sonra kendisini Ankara'da bulmuş.

Final maçının ilk iki setini de almış ve şampiyonluğa gidiyordu ama son atışta Belçika'lı rakibinin yapamadığı baya zor barajlı bir atışı o da bitiremedi ve 2-1 oldu, sonra da kaybetti.

Bu kadar salon gençliğinin olduğu bir ülkede snooker nasıl oldu da üç bantın, amerikanın önüne geçti diye düşünenlerin aslında bu şampiyonayı izlemesi yeterliydi. Ortada müthiş bir heyecan var ama organizasyon gerçekten çok kötü. Kamera yerleştirmek, düzgün bir atmosferde maçları oynatmak -lise spor salonu yerine- bu kadar mı zor yahu? Belki artistik bilardo daha izlenebilir bir spor ama snooker'ın ışıltısı o kadar parlak ki... İnsan kendini kaybediyor doğrusu.

Nihayetinde Hacı'yı biz de tebrik edelim. Böyle bir adam da varmış. Kastamonu seyircisi de çok Avrupai idi, tebrik ediyorum.

Hiç yorum yok: