09 Mart 2008

Ne Olur Geri Dön

Baştan söyleyeyim, az sonra okuyacaklarınızın yazılış sebebi Chelsea'nin Barnsley'e elenmesi değildir. Mourinho gittiğinden beri kafamda olan ve bir nevi fırsat kolladığım bir yazı bu. Ve Avram daha fazla işi eline yüzüne bulaştırmadan diyeceğimi diyeyim ben.

Bu adam ilk geldiği zaman hatırlarsınız takım ikiye bölünmüştü. Diğer oyuncuların da üzerinde ağırlığı bulunan bir kaç isim Avram Grant'in bu işi becerebilecek kalibrede olmadığını üstü kapalı olarak ifade etmişlerdi. Peki o zamandan beri ne değişti? Lampard ve Drogba ikna oldular mı? Mourinho zamanında istisnasız her maçta oynayan Lampard, rotasyon oyuncusuna dönmekten memnun mu? Ya da Drogba dinlendirilme maksadıyla kadroya bile alınmazken takımının Barsnley gibi dördüncü sınıf bir takıma elenmesini seyredince, Avram hakkındaki görüşleri değişmiş midir? Yoksa içinden kıs kıs gülüyo mudur?

Dünyadaki her iyi antrenör, ne kadar güçlü bir kadroya sahip olursa olsun, oyununu yine en güvendiği birkaç isim üzerine kurar. Ve aslında bu da bir nevi antrenörün kendine özgü bir sistem geliştirmesine yardımcı olur. Oturmuş bir sistemde, bu sistemi en iyi anlayan ve uygulayan birkaç oyuncu vardır ve bunları mecbur kalmadıkça değiştirmezsin. Üzerine sistem kurulan veya sisteme cuk oturan bu oyuncuları tek tek saymayacağım, istisnasız her büyük takım için sayarsınız bir kaç tane. Peki Chelsea'de bu adamlar kimdi? Lampard ilk akla gelen, ve Drogba. Peki Grant görevi devralınca en çok kim arıza yaptı? Lampard ve Drogba. Sakatlık veya ceza gibi bir durum yoksa her maçta oynayan (zaten en önemli özellikleri fizik güçleri ve bitmeyen kondüsyonları değil mi bu adamların?) bu adamlar Grant'in sisteminde ne oldular? Rotasyon oyuncusu.

Burda bir iç çekişme olmadığını iddia edebilir misiniz? Abramovic'in yıldızları toplamasından sonra bu takımın başarılı olduğu yıllardaki en önemli avantajı, oyuncuların ve teknik direktörün yıldızlar topluluğu bir takımda görülmemiş şekilde iyi anlaşmasıydı. Karşılıklı güven olunca, kusursuz uygulanan bir sistem ve makine gibi oynayan oyuncuların süprizlere izin vermemeleri gibi sonuçlar çıkıyor ortaya. Ancak Jose'nin kovulma olayı, takımın ağır toplarının da arasını açtı. Ortada düşmanlık falan yok ama eskisi gibi bir güven aurası göremiyorum ben takımı çevreleyen. Oyuncular ne Abramovic'e, ne de Grant'e güveniyorlar. Hatta bir kısmı, bu adamların Mourinho'yu kasten gönderdiğini düşündüğü için (ki bariz bir şekilde ortada, aslında bunu herkes biliyor ama daha ılımlı yaklaşanlar var) içten içe bir düşmanlık da besliyorlar.

Ve bu adamlar, teknik direktörden ekstra bir ilgi göremedikleri için rahatsızlar. Yıllarca Lampard'ın liderliğinde bir yerlere giden takımın şu anda lideri kim söyleyebilir misiniz? Maçlarda kim götünü ortaya koyuyor iş sıkıştığında? Cevap, kimse. Üç senedir neredeyse her maçını izlediğimiz Cech'in ilk kez bu sene bariz hatalar yapması tesadüf müdür?

Yukarıda bir yerde Avram Grant sistemi gibisinden bir laf ettim, ama ciddi olduğumu zannetmeyin. Ben şu ana kadar bir sistem göremedim. Oyuncuların ezbere bildiği bir taktikle devam ettiği için takım hâlâ kağıt üstünde başarılı. Şampiyonluk şansı var, ve CL'de yoluna devam ediyor. Peki bu kadarını başarabilmek için büyük bir deha olmaya gerek var mı? Oynadığı büyük maçlarda ne yapmış Grant ona bakalım mesela. Geldiği gibi Manchester'a yenildi, ona lafım yok, hakemin de büyük katkısı vardı, morallez bozuktu, her şart aleyhineydi. Daha sonra varlık gösterilemeden kaybedilen bir Arsenal deplasmanı, ve yine hiçbir şey yapmadan, maçın dümenini tamamen Benitez'e bırakarak berabere bitirdiği bir Liverpool maçı. Mourinho sizce Tottenham'a, hem de 1-0 öne geçtiği ve oyunu tamamen kontrol ettiği bir kupa finalini kaybeder miydi?

Şu an sahaya çıkan 11, ekstra hiçbir şey yapmadığı için Manchester, Roma, Barcelona gibi kendi sistemi içinde birçok varyasyonları bulunan takımların arasından çıkamayacaktır. Bütün maçlara strateji dezavantajıyla başlayacak olan Chelsea, kazanmak için oyuncuların ekstra eforuna gerek duyacak. Bu ekstra efor karşısında saha kenarından bir şeyleri değiştirmeye çalışacak olan bir Alex Ferguson olacak mesela karşısında. Chelsea'liler bu değişikliklere kendi başlarına tepki verebilecekler mi? Kupa istiyorlarsa vermek zorundalar, keza ne Grant ne de Ten Cate bu işi beceremez. Becerse bile oyuncularıyla iletişimi yetersiz olduğu için fayda etmez.

Mourinho'nun Lampard'a kağıda yazılı mesaj gönderdiğini hatırlar mısınız?

Bütün teknik detayları bir kenara bıraktım, Chelsea'nin artık korkutuculuğu kalmadı. Jose'nin kendini beğenmişliği ve takıma olan ekstra güveni rakipleri baskı altına alırken, şimdi bu tip psikolojik avantajlar da kaybedildi. İşler kötü gittiği zaman, bir oyuncu arıza yaptığı zamanki yaklaşımlarıydı bu takımı özel yapan. Bazı gollerde saha içine girip sevinç yumağına katılması, bazı gollerde rakip tribüne hareket çekmesiydi. Bu etkiyi ortadan kaldırınca ise ortada tatsız tutsuz bir takım kaldı.

Herkes farkında durumun. Abramovich de farkında, Avram Grant de, Peter Kenyon da, futbolcular da. Mourinho'lu Chelsea'nin Mourinho'suz Chelsea'den çok daha güçlü bir takım olduğunu farketmeyen yoktur sanıyorum ki. Hamle çok kötü olduğu gibi, zamanlaması da çok kötüydü. Takım üzerinde bu kadar etkisi olan (oyuncuları bir nevi ikinci planda bırakacak kadar) bir hocanın sezon ortasında gönderilmesi başlı başına bir hatadır. Hiçbir otoritesi olmayan bir adam bu kaosu ne kadar toparlayabilir ki? İşte bu kadar toparlar. Barnsley'e elenecek kadar.

Jose kovulduktan sonra ne söylemişti hatırlarısınız. "Bir gün bu takım Stanford Bridge'de kaybettiği zaman, benim değerim daha iyi anlaşılacak." Gerçi bunu anlamak için bir iç saha mağlubiyetine gerek yok, ancak mâlesef yakında o da olacak.

1 yorum:

biggins dedi ki...

Chelsea'yi hiç bir zaman sevemedim ama Morinho'nun büyüklüğü karşısında her zaman saygıyla eğilirim.Yazının büyük bir bölümüne de katıldığımı ifade etmeliyim.