30 Mart 2008

S. O. S.


Yıllardır istikrarıyla parmak ısırtan Milan, sonunda bu özelliğinin kurbanı oldu. Büyük takımların çöküşü de hızlı olur teorisini örneklercesine, Milan kırmızı ışık vermeye ve ciddi bir yenilenme ihtiyacını belli etmeye başladı. Kalede problem var, forvette problem var, kenarda problem var, oyuncularda problem var. Bunların hepsini bir kalemde sağlıklı bir şekilde çözmek zor, ancak görünen o ki Milan'ın fazlasıyla zamanı olacak; çünkü bugün Atalanta karşısında alınan mağlubiyet ile Fiorentina'yı yenen Udinese'nin de altına indi puan sıralamasında. Aslında kalan yedi haftada dört puanlık farkı kapatmak herhangi bir takım için umutsuzluğa kapılma sebebi olarak gösterilemez ama Milan'da büyütecek vites de kalmadı. Bugün öğleden sonra oynanan Atalanta maçında tribündeki Milan taraftarlarının da aklından bu cümleler geçmiştir herhalde.

Öncelikle Milan'lı oyuncuların hedeften ne kadar saptıklarını hissettiren Gattuso'nun hafta içindeki açıklamasını hatırlayalım. İtalya futbolunda hırs ve istikrarın sembollerinden olan, sınırlı yeteneklerine rağmen çalışkan futbolu ile Avrupa'da her takımın kadrosunda görmek istediği bir oyuncu haline gelen Gattuso, Donadoni tarafından İspanya maçı onbirine alınmamış, yerini De Rossi'ye kaptırdığını iyiden iyiye hissetmişti. Bunun üzerine "Milan'ın Şampiyonlar Ligi'nde olmaması bir trajedi, dört puanlık fark kapanır ama bizde o tâkat kalmadı" dedi, hafiften ön plana çıkmaya çalıştı. Hemen ertesi gün "Roma'nın şampiyon olmasını istiyorum" diyerek pek de üzerine vazife olmayan bir laf sarfetti. Geçtiğimiz sezon sonunda Inter'in lig şampiyonluğuna salça olurken elinde Şampiyonlar Ligi kupası vardı. Bu sezon elleri boş ve şapkasını önüne koyup düşünmek yerine iyi kötü zirvede tutunan Inter'e takılması pek de hoş olmadı.


Atalanta maçı da hoş olmayan görüntülerle doluydu aslında. Maldini-Nesta ikilisi şanlarına yakışmayacak derecede aciz kaldılar. Kalac resmen emaneten duruyor kalede, göz rahatsız ediyor. Atalanta'nın ilk golünü Milan'ın genç takımını koysan yemez. Kalac'ın kurtardığı topta bomboş pozisyondaki forvet bir yana, seken topu takip eden kimsenin olmayışı, ikinci golde Maldini ve Nesta'ya hiç yardım gelmemesi alışık olmadığımız görüntüler. İkinci yarıda faul olduğu açık bir pozisyonda Ambrosini'nin aşırı reaksiyonu, Maldini'nin golünden sonra yeterli süre olmasına rağmen umutsuzluk, üstüne üstlük kaçan penaltı. Ben penaltıların kaçmasının kalecilerden çok atanın konsantrasyonuyla alakalı olduğunu düşündüğümden kaçması da sürpriz olmadı, ki çok da haklı bir penaltı olduğu iddia edilemezdi.


Mourinho söylentileri hem onlar, hem de Inter için aldı başını gidiyor. Mourinho'nun İtalya yerine İspanya'yı tercih edeceğini düşünüyorum, nitekim o da iddiaları yalanlamaktan bıkmadı. Ama İtalyan gazeteleri Mourinho ile birlikte Sheva, Drogba ve Lampard'ın da Milano'ya geleceğine dair sürekli spekülasyon yaratıyor. Ancelotti bunlara karşı seneye de takımı çalıştıracağını yineliyor. Bence yenilenme öncelikle Ancelotti'den başlamalı. Ona vefa duygusu hissettikklerini anlayabiliyorum ama hiç bir zaman kadronun potansiyelini yansıtamadı, oyuncularla arasında köprü kurmakta zorlandı. Kalede Dida ve Kalac'ın, forvette 35'lik Inzaghi ve sakat Ronaldo'nun arka plana çekilmesi, takımdan ayrılması kesin gibi gözüken Gilardino'nun da hesaba katıldığında forvete takviye yapılması şart. Yıllar önce Milan'ın defansındaki yaş problemini anlatır durur, Deportivo hezimetinin bir sinyal olduğunu söylerdik. Sağ ve sol beklerde bölgesel yenilenmeyi Real Madrid'in Carlos - Marcelo değişimindeki gibi yapabilirlerdi ama onlar hep veteranlara güvenmeyi tercih ettiler, Maldini'nin arkasına sağlam bir yedek bulamadılar. Pato transferiyle yine turnayı gözünden vurmuş olmalarına rağmen her mevkiye 25 milyon € ile işin yürümeyeceğini anlamalı ve yenileme işini iyi kıvıracak cesur ve dinamik bir teknik direktör ile çalışmalılar. Pirlo, Gattuso, Nesta, Kaka, Pato ve Jankulovski dışında çok ciddi hamlelerin gelmesi muhtemel ve şiddetle gerekli, CL vizesi alınmadığı takdirde.

Hiç yorum yok: