31 Mart 2008

Olimpiyat Efsaneleri #4


Dramatik hikâyelerin sporcularıyla devam edelim. Olimpiyat tarihinin en büyük efsaneleri diyince aklınıza bu adamdan çok, bu adamın yendiği adam gelecektir. Güreş sporunun ve grekoromen güreşin Terminator'ü olarak tanımlanabilecek biyonik adam Alexander Karelin, güreş kariyerinde uluslararası müsabakalardaki tek mağlubiyetini, kariyerinin son maçı olacak dramatik finalde bu adama karşı aldı. Rulon Gardner, Karelin'in dört kez üst üste Olimpiyat altını alan seçkin sporculardan ayırmakla kalmadı, altı yıldır puan ve 13 yıldır maç kaybetmeyen rakibine çok kötü ve beklenmedik bir son hazırlayarak tüm dünyayı şok etti.


Gardner Fiziksel Eğitim diploması sahibi, engelli çocuklara çok özen gösteren bir insan. Dokuz kardeşin en küçüğü. Kendisine Olimpiyat altınını getiren müthiş kuvvetini babasından kalan süt çiftliğinde küçük yaştan beri çalışmasına ve çocukluğunu geçirdiği Wyoming'in 6900 metrelik rakımına bağlıyor. Lise döneminde amerikan futbolu konusunda da eyaletinin en iyileri arasındaymış. Arkadaşlarının küçükken onu aşağıladığını ve fazla kiloları sebebiyle "Fatso" -bizim dilimizde şişko gibi bir anlamı var- diye çağırdıklarını, onun da bunu üzüntü sebebinden ziyade motivasyon aracı olarak kullandığını anlatıyor.

2000 Olimpiyatları'nda sürpriz bir şekilde finale çıkmadan önce en büyük başarısı, Dünya Şampiyonası'nda beşinci olması, bu da Karelin'e karşı olan galibiyetini çok daha sürpriz kılıyor. Finale babasının çiftliğindeki inekleri iterek, kaldırarak, kafasıyla tos atarak hazırlanmış. Antreman yaptığı salonun dolabında o zamanlar yenmeyi aklından bile geçirmediği, idolü Karelin'in fotoğraflarını saklarmış. "Onu yenmeyi maçın son dakikasına kadar aklımdan bile geçirmedim. Süre azaldığında 'Yapabilirim' diyerek kendimi telkin ediyordum ama elimi sıkmadan önce asla emin olamazdım" diye açıklıyor kendisi için Karelin'i yenmenin ne anlama geldiğini.

Final maçı Gardner'ın gün içinde yaptığı ikinci maç, Karelin'in ise üçüncü müsabakası. Bu Karelin'i gözle görülür biçimde daha yorgun kılıyor. Gardner'ın babası "Çok formdasın, ve o yorgun. İşi uzatmaya götürmeye çalış, uzatmada kaybetmen çok zor" diyerek motive etmiş. Gardner'ın uyguladığı taktik de tam olarak bu. Maça agresif giren Karelin ilk üç dakika boyunca meşhur "Karelin kaldırışı"nı yapmak için Gardner'ın üstüne gitmiş ama geniş gövdesini kavramak çok zor olduğu için bir türlü yapamamış. Gardner'ın maç boyunca aldığı tek puan büyük grekoromencileri madalya sahibi sporcular haline getiren salto sekansında gerçekleşiyor. Hatırlayanlar olacaktır, Hamza Yerlikaya da 2004 Olimpiyatları'nda salto kurbanı olmuş ve madalyasız kalmıştı. Bilmeyenler için açıklayalım, grekoromen güreş sadece belden yukarısına yapılan oyunları kapsadığı için, özellikle yüksek sikletlerde -Gardner ve Karelin'in sikleti mesela- puansız biten maç sayısı çok fazla. Bu sebeple, ilk üç dakika boyunca maçta iki güreşçi de puan alamazsa, birbirlerini yüzyüze ve belden kavrıyorlar, birinin eli çözülene kadar devam ediyorlar. "Çok temiz bir kilit yapmıştı ve ellerimin çözülmesine 10 santimden az kalmıştı. Ama ben hep çok ters güreşmişimdir, bir noktada ayaklarımız takıldı ve ben altına doğru girince kafası karıştı. Bu sayede puanı aldım" diye anlatıyor Gardner. Bu puan aynı zamanda 1988 Olimpiyat finalinden sonra Karelin'in ilk geri düşüşü oldu. Hakemler bile inanmamış olacaklar ki, pozisyonu kesinleştirmek için görüntüleri yavaş çekimde bir buçuk dakika boyunca izlediler.

Karelin süre azaldıkça yoruldu, yoruldukça çabalamasında gözle görülür bir düşüş oldu, maçın bitmesine 10 saniye kadar kala da güreşmeyi kesti. "Kulağıma Rusça bir şeyler fısıldadı, ne anlama geldiğini hâlâ bilmiyorum. O an ben de bırakamazdım; çünkü bir anda tekrar hareketlenip beni savurmayacağından emin değildim. Ama bunu saygısından dolayı yaptıysa minnettar olurum" diyor Gardner o anki hislerini düşünürken. Bu bitiriş, Gardner'ın ailesi dışında salondaki herkesi şok etti, Karelin'e dördüncü madalyasını takdim etmek için maçı izlemeye gelen Juan Antonio Samaranch da şoktaydı. Güreş tarihinin en büyük sürprizi demek heralde bu durumu anlatmak için yeterli olmaktan uzak kalacaktır.

Gardner bu müthiş başarısının ardından, Amerika'da bir çok ödüle sahip oldu, bunların arasında Jesse Owens ödülü de var. Muhtemelen Rusya'nın en güçlü insanlarından birini böyle bir mağlubiyete uğratmak soğuk savaşın içerisindeki Amerikan halkının epey göğsünü kabartmıştır. Gardner 2004 yılında Atina'da bir de bronz madalya kazandı. Maçlarından birini izleyenler arasında Karelin'in olması onu çok şaşırtmış: "Sadece oraya gidip onun elini sıkmak istedim, hepsi bu." Karelin ise kaybettiği maçtan sonra olduğu gibi konuşmayı yine reddetti.

Gardner'ın ikinci madalyası onun dramatik hikâyesinin bir parçası. Olimpiyatlardan sonra kar arabasıyla geçirdiği bir kazada bir parmağı koptu ve bileği çıktı. Buna rağmen tedavi sürecinin ardından Amerika seçmelerine katıldı ve Atina'da mücadele etti. Atina'daki madalya maçından sonra sembolik biçimde ayakkabılarını çıkarıp mindere bıraktı. Bu, güreş jargonunda emeklilik anlamına geliyordu. Daha sonraları kariyerine kuralların rafa kalktığı karışık disiplin dövüşlerinde devam etti, biz bu dalı ülkemizde UFC (Ultimate Fighting Championship) olarak biliyoruz. 2007 yılında iki arkadaşıyla birlikte bir uçak kazası geçirdi ve ölümden döndü. Utah'ta gerçekleşen kazada, Gardner 10 derecelik suda bir saatten fazla yüzmek ve geceyi korumasız olarak geçirmek durumunda kaldı. Bir televizyon programında, kaza hakkında konuşurken şu cümleyi sarfetmiş: "Hayatımda başımdan geçenlere bakıyorum da, gerçekten çok şanslı bir adammışım."

Hiç yorum yok: