14 Ağustos 2009

Biz sizi ararız..

Ajanslara düşen haberlere göre Quentin Richardson, Mark Blount karşılığında, Minnesota'dan Miami'ye takas oldu. Bu adam ne ara Minnesota'ya geldi diyenler elbette olacaktır, zira bu takas, NBA'de belki de hiç rastlanmamış bir olayla (benim aklıma gelmedi, gelen yorumlarda paslayabilir.) 2009 yazı boyunca Q'nun dahil olduğu 4. takas.

Q, aslında Amerikan rüyası hikayelerinden birine sahip. Böyle bir röportajı var mı bilmiyorum ama basketbol sahası dışında sorunlu bir hayata sahip olan oyunculardan biri. 12 yaşındayken hem annesi ve anneannesi ölen, abisi de öldürülen kaç kişi tanıyoruz ki? O noktadan sonra toparlanıp, basketbol kariyeri yapmak, NBA'e girmek kolay iş değil. Richardson'a, sevdiğim bir oyuncu olmasa da, bu yüzden saygı duyarım hep. Bu kadar da değil, bir abisi de 4 sene önce bir soygun sırasında öldürülmüştü.

Clippers'ın underachieve genç kadrosunda geçen 4 senenin ardından, free agent olarak Nash & D'Antoni'nin small-ball Phoenix'ine gelmesi kendisi için çok doğru bir hamleydi ve Arizona'da belki de kariyerinin en iyi senesini geçirmişti. Nash'in servisleriyle ligin en tehlikeli streak şutörlerinden biriydi artık ve Dan "The Thunder" Majerle'nin bu takımdaki bütün dış şut rekorlarını alt-üst etmişti. Bu formunu devam ettirip, aynı sene All-Star 3'lük yarışmasını da kazandı. Konferans finalinde ilk iki maçta Joe Johnson'sızdılar ve elendiler San Antonio'ya ki, şampiyonluk kazanamamış en enteresan takımlardan biridir Suns. İlk beşte 2 ve 3 numaraları paylaştığı Joe Johnson'la beraber takımdan uzaklaştırıldılar. Joe, Atlanta'da All-Star'lığa uzanan kontratı imzaladığında, Richardson da drafttan alınan Nate Robinson'la beraber, veteran uzun Kurt Thomas karşılığında, bir New Yorker'dı artık. Q-Rich her zaman popüler bir adam olmuştur gittiği şehirlerde, NY'ta da farklı olmadı. Gerçi o kaotik ortamda ve artık kronikleşen sırt sakatlığının izin verdiği ölçüde oynamaya çalıştı. Takım artık Isiah Thomas'tan kurtulmuş ve D'Antoni gibi adeta Q-Rich için yaratılmış bir hoca da gelmişti takımın başına. Bu sefer de saha dışı olaylar başladı. Marbury-gate'de, ona en ciddi tepki gösteren adam Richardson'dı. Ben hala o konu hakkında en az Marbury kadar, hatta daha fazla, Donnie Walsh ve D'Antoni'yi suçlu görüyorum ama Quentin, Marbury'nin takım kaptanı olarak bu olayların sorumlusu gördü ve "ya oyna, ya da siktir git artık!" mesajını verdi.

Richardson'ın kontratı gelecek yaz bitiyor, o yüzden NY'ta LeBron durumları belli olana kadar kadroda tutulacak gözüyle bakıyordum ama kadrodaki uzunların blok tehdidi, Darius Miles'ın Bir Kelime Bir İşlem'i kazanma şansından daha az olduğu için Memphis'e postalandı ve denize düşen bulduğuna sarılır misali geçici de olsa Darko Milicic alındı.

Memphis'in Q'yu alması mantıksızdı, kötü oyuncu değil bana göre ama rebuilding'e giden bir takım Memphis ve Q'nun dakikalarını vermeleri gereken iki yıldız adayı ve iki de çaylak vardı. Memphis de 3 hafta sonra bu hatadan geri dönüp, sevenlerini üzmeyerek daha büyük bir hata yaptı. Q kalsaydı en kötüsünden Clippers'taki D-Miles & Q-Rich tandemi bir araya gelmiş olacaktı, soyunma odası gençlerle dolan taşan bir takım için nasıl bir abilik yaparlardı hayalgücünüze bırakıyorum. Peki Q'yu gönderip kimi mi getirdi Memphis? Zach "Rebuilding'e giden herhangi bir takım için, hatta vazgeçtim NBA'de mücadele eden herhangi bir takım için getirilebilecek en kötü oyuncu" "Takım kimyası çözücü" Randolph.

Richardson artık ilk göz ağrısı Los Angeles'taydı ama bu hasret giderme prosesi sadece 3 gün sürdü. Clippers, Q'yu, Sebastian "Marbury'nin kuzeniyim" Telfair, Craig "Sadece iriyim" Smith ve Mark "Mark Madsen'im" Madsen karşılığında Minnesota'ya gönderdi.

3 hafta daha geçti ve bu sefer de Q, kendini Minnesota'nın kasvetli kuzey yağmurlarından, Darius Miles'ın beyninden daha küçük bikiniler giyen kızların plaj partilerinde ıslak tişört yarışmaları yaptığı Miami'de buldu. Artık bir Heat. Bu arada takasın diğer tarafı da oldukça matrak. Minnesota bu takasla kült oyuncu Mark Blount'a geri kavuştu.

Miami'de başarılar diliyip, gereğinden fazla uzayan bu yazıyı noktalamak niyetim ancak erken konuşmaya gerek yok. Belli olmaz, haftaya kendini Utah'ta falan bulabilir. ordan da nereye kimbilir..

Hiç yorum yok: