23 Kasım 2007

Pele de nereden çıktı?


Pele şüphesiz bu dünyaya gelmiş en büyük futbolculardan birisi. Bir biyonik mucize, o muhteşem kuvvete ülkenin kendine has tekniğini ve müthiş oyun zekasını eklemiş bir süperstar. Brezilya'nın 1950 Dünya Kupası ile dibe vuran futbol heyecanını tekrar doğurmuş, 15 sene boyunca en tepede tutmuş bir yıldız.

Halit Kıvanç'ın Türk sporu ve spikerliği için nasıl bir kilometre taşı olduğu belli. Bugün 80 yaşındaki bu dev çınarın dünyanın dört bir yanında sayısız hikayesi vardır; ancak en çok anlattığı ve övündüğü şüphesiz Pele röportajı. 1958 Dünya Kupasında kimsenin iplemediği Pele ile röportaj yapınca Brezilya'da bile 'Pele'yi keşfeden adam' olarak anılmış ve o gün bugündür kendisiyle dost. Maradona - Pele kıyaslaması sorulduğunda "Ben bu soruyu kabul bile etmem" diyecek kadar aralarında bağ var.

Efsane oyuncu bugünlerde ne olduğunu bilmediğim bir seminerde konuşmak için İstanbul'a geldi. Tabi Halit Kıvanç ile buluşmaları ve sarılmaları hemen haber konusu oldu. Bu bizim ülke için gurur verici bir şey olmalı diye düşünüyorum, bir sorunum yok. Benim kafamın takıldığı nokta Halit Kıvanç'ın Pele'nin ismi ile ilgili kitabında ve röportajlarında verdiği bilgi. Bakın nasıl anlatıyor kendisi:


"Bromo Oteli'nde kalıyoruz. Basın üssü bir mekan... Her gazeteci kendi ülkesinden üç sporcu getiriyor. Diğer meslektaşları da röportajlar yapıyor. Brezilyalı spiker de biri Zito, diğerini hatırlamadığım iki ünlü futbolcu ile geldi. Bir de yedek bir çocuk var. Alman ve İtalyan arkadaşlarım var yanında. Ben onlardan daha çok yararlanıyorum. Onlar çok büyük temaslar yapıyorlar. Bir odaya geldik. Aaaa!... Zito!.. Bir dolu insan Zito'nun etrafını sardı.

Orada o zenci çocuk tek başına. 16,5 yaşında, bir o kadar da mahzun... Spikere, 'Bu kim' dedim. 'Bunun adı Edson Arantes do Nascimento ama bizim orada fakir çocuklar teneke kutularla top oynarlar. O top taşa çarpar, (ple) diye ses çıkarır. Bu oğlan öyle atıyor ki müzik gibi ses gelir. Onun için bu çocuğa (Pele) diye isim takmışlar' dedi. İtalyan arkadaşıma anlattım. 'Yok canım, boş ver. Bunu yazamam gazeted
en beni kovarlar. (Brezilya'nın yedek oyuncusuyla mı röportaj yaptın) derler' diye kestirip attı. İşte o an, Türk insanının duyarlılığıyla hareket ettim. Kimsenin ilgilenmediği yedek oyuncuyla fotoğraf çektirdim. Zito geldi, konuştuk. Fotoğraflar filan... O dönem Türkiye Spor'da bu haber büyük bir şekilde yayınlandı."

Dikkat çekmek istediğim kısım, Pele'nin isminin nasıl çıktığı. Tabi ilk duyduğumda "Ulan teneke taşa vurunca 'pla' diye ses mi çıkarır, hadi çıkardı diyelim, nasıl oluyor da bu adamın ismi haline geliyor?" diye düşündüm. Olayın aslı wikipedia'da başka, ve daha mantıklı. Bugüne kadar Pele'nin ismini teneke-taş kombinasyonu olarak benimsemiş Türk gençliğine yeni bir bakış açısı olarak sunuyorum:

He was named after the American inventor Thomas Edison and was originally nicknamed Dico by his family. He did not receive the nickname "Pelé" until his school days, when it is claimed he was given it because of his pronunciation of the name of his favorite player, local Vasco da Gama goalkeeper Bilé, which he misspoke "Pilé". He originally disliked the nickname, being suspended from school for punching the classmate that coined it, but the more he complained the more it stuck. In his autobiography, Pelé stated he had no idea what the name means, nor did his old friends. Apart from the assertion that the name is derived from that of Bilé, the word has no known meaning, although it does resemble the Irish language word 'Peil', meaning football.

Yani Türkçesi, ailesinin Pele'ye verdiği takma ad Dico. Pele ismi, küçükken favori oyuncusu olan Bilé'nin adının zamanla kendi yanlış telaffuzu sebebiyle deforme olup kendisine monte edilmesiyle oluşuyor. İlk başlarda bu isimden hoşlanmayıp arkadaşlarıyla kavga etmişliği de var.

Hiç yorum yok: