Kort dışı konuları artık bir kenara bırakıp, oynanan güzel tenise de yer açmanın zamanı geldi. 3. turla beraber süprizler tek tek gelmeye başladı, şu an da mesela Tipsarevic, Federer'e karşı 5. sete götürdü maçı.
İlk turu hızlı bir şekilde geçersek, en büyük olay şüphesiz Andy Murray'di. Henman'ın da artık köşesine çekilmesiyle, tüm Ada basınını arkasına aldı Murray. Açıkçası geçen sene yine burada, 4.turda Nadal'a elenmesine karşı çok iyi izlenim bıraktığında, herkeste büyük beklenti birikmişti. Geçen sene ilk turda sadece tek oyun vererek aldığı maç, turnuva tarihinin 68'den beri en farklı kazanılan maçıydı. Daha sonra gelen sakatlıklarla RG ve Wimbledon'ı kaçırıp, US Open'dan da erken elenmesine rağmen, sezon sonu iyi bir form yakalamıştı ve 2008'e de iyi başlamasıyla bir anda İngilizler ondan final beklemeye başladı. Murray çok yetenekli bir tenisçi ve sadece 20 yaşında ama mental olarak baskıya çok dayanıklı bir yapısı yok. Üstüne bir de ilk turda karşılaşması en ters adamlardan biri olan Tsonga'yla eşleşti ve elendi. Tsonga'dan da bahsetmemek olmaz, onu ilk kez geçen sene burada Roddick'le yaptığı ilk tur maçında, Grand Slam tarihinin en uzun tie-break'ini (20-18) oynadıklarında dikkat çekmişti. O zamanlar 21 yaşında, uzun bir sakatlıktan yeni çıkmış ve sadece 212. sıradaydı. Formunu sürdürüp 4 tane challenger turnuvası kazanıp, daha prestijli turnuvaların elemelerine ismini yazdırdı. Benim onu ilk doğru dürüst izlemem de, son Wimbledon'dan önce yapılan Queens turnuvasına dayanıyor. Orada son şampiyon Hewitt'i yendiği maç da ismini bir kenara not almamı sağladı, ki sonradan öğrendiğim, Queen's de oynarken yine İngiltere'de başka bir turnuvada daha oynuyordu ve 2 günde 5 maç oynayıp, hepsini kazanmıştı ki Hewitt maçının iki setinin de tie-break'e uzadığını ekleyelim. Sonra da ceset gibi çıktığı maçta, sonraki paragraflarda yine değineceğim bir başka genç yetenek Cilic'e elenmişti. Tsonga'nın en büyük özelliği tabi ki Muhammed Ali'ye olan inanılmaz benzerliği. Tenisine gelirsek, çok güçlü bir servisi var. Çoğu güçlü servisçinin aksine kortta oldukça hareketli olan bir oyuncu, ritmini ve moralini bulduğu zaman çok etkili olabiliyor. Oyundan çabuk düşmesi, mental dayanıksızlığı ve istikrarsızlığı en büyük eksiklikleri. Tsonga genç yaşta yaşadığı ciddi sakatlıktan önce de profesyonel tura nasıl bir giriş yapacağı merak konusu olan bir yetenekti. Juniors turnuvalarında 2003'te Baghdatis'i yenerek US Open'ı kazanıp, diğer GS'lerde de en az yarı final oynamış biri. Belki 4. turda Gasquet karşısında elenebilir ama bir sene içerisinde 212'den 38'e çıkması onun İngiliz medyasının sandığının aksine çantada keklik olmadığını göstermeye yeterli bir kanıt.
2. turun en iyi maçı olarak Safin-Baghdatis'i gösterebilirim. Sevdiğim bir çok oyuncu vardır ama Marat'ın ayri bir favorim olduğunu söylemem gerek. 2-0 geri düştüğü maçı 5.sete taşıdı ama yine rakibini değil, kendisini yenmeyi başaramadı. Sakatlık dönüşü çok ciddi bir özgüven sorunu var, Marat kazandığı efsanevi AO'da en büyük silahı özgüveniydi bana kalırsa. O günden bugüne sayısız koç değiştirdi, sayısız raket kırdı. Valencia'da yaşayıp, azılı bir Valencia taraftarı olmasının da bunda parmağı olduğunu düşünmeye başlamadım değil.
3.tursa halen devam ediyor. Tipsa-Federer maçı epiklik sınırlarında. Sabaha karşı Blake, Safin'in yapamadığını yaptı. Grosjean'ı inanılmaz bir comeback'le geçti. Rakibi bir başka süpriz, Marin Cilic. Cilic, Ivanisevic sonrası, o klasta olmasa da o protipte Karlovic, Ancic, Ljubicic gibi adamlar çıkaran Hırvatistan'ın son çıkan adamı. Yağmurdan dolayı kapalı kortta oynanınca maç, ibre daha iyi servis atana kayacaktı tabi ki ve bu da Cilic'di ve o da son finalist Gonzalez'i rahat eledi, Gonzo aslında o finalden sonra nerdeyse hiç bir şey yapmadı 2007'de. Cilic'in Blake'e karşı hiç de az olmayan bir şansı var bana kalırsa, Grosjean'a karşı başladığı gibi başlarsa Blake.
3.tur bununla da sınırlı kalmadı. Yine Tsonga gibi turnuvaya en iyi derecesine çıkarak gelen Kohlschreiber, Roddick'i harika bir maç sonunda yendi. 2008'e Auckland'ı Monaco ve Ferrero gibi adamları yenerek kazanan Kohlschreiber, harika bir tek el backhand'e sahip. Oyun yapısı olarak da saygı görmesi gerektiğini düşündüğüm bir stili var. Rakibine göre oynamaktan ziyade, kendi oyununu dikte ettirmekte çok başarılı. Geçen sene de Nadal'a 2. turda elenmesine karşın aynı oyunu ortaya koymuştu ama karşısındaki dünyanın en iyi savunma yapabilen oyuncusuydu. Roddick maçını daha iyi anlamak için aslında rakamlar da yeterli gelebilir. Roddick'in yaptığı 42 ace, onun kariyerinin en iyi rakamıydı ama yetmedi. Oyuna giren toplar Kohlschreiber'ın hanesine winner olarak yazıldı devamlı. Roddick'e çok ters gelen bu stil, bize aslında çok yabancı değil. Tek el backhand'ini Federer'i adeta imite ederek kullanıyor Kohlschreiber. Bu kadar çok backhand winner, Roddick'in dengesini altüst etti. Eğer return'leri Federer'in yarısı kadar iyi olsa Kohlschreiber'in, Roddick'i daha kısa sürede yollayabilirdi eve. Roddick'i de çok suçlamamak gerek, harika servis atmasına ve çok az sayıda basit hata yapmasına rağmen, karşısında hayatının maçını oynayan biri vardı. Üstüne son iki sette hakemle ve Alman seyircilerle devamlı münakaşaya girdi. Bu arada AO'da geçen sene olduğu gibi bu sene de çizgi hakemleri ve baş hakemler yine tepki çekti. Roddick'in haklı olduğu durumlar vardı verilen kararlarda. Kurallara göre ralliye devam eden oyuncu itiraz edemez. Yani gelen bir topa dışarda olduğunu iddia ederek itiraz edeceksiniz, o topa vurmamalısınız. Bu kuralın maç içerisinde yanlış uygulanmasından sonra sert bir şekilde diyaloğa girdi Roddick hakemle, hakem de açıklamaya girmeden görmezden gelince bu tepkiyi Roddick çok sinirlendi. Heceleyerek bağırdı önce, sonra aptalsın dedi hakeme ve çocuklar okula devam edin yoksa sonunuz bir başhakem gibi olur tarzı birşeyler geveledi. Bu hırs aslında onu biraz da oyunda tuttu. Çevirdiği 5 maç sayısından ilki bu itirazdan sonraydı ve bunu 239 km/s'lik bir ace'le yaptı. Kohlschreiber çeyrek finale çıkacak gibi duruyor, Nadal'ın karşısına. Buna yakın bir performans göstermeli oyuna ortak olmak için.
Ve Federer-Tipsa maçı sona erdi. Kimsenin aklına gelmeyecek bir skorla kazandı Federer. 2-1 geri düştüğü maçı 5. sete götürüp, 10-8 aldı son seti. Tipsarevic, Sırp tenisinin Ivanovic, Jankovic, Djokovic üçlüsünün ardından sessiz bir şekilde ilerleyen 4. önemli ismi. Tsonga için Ali dedik, Tipsarevic de Gattuso'ya oldukça benziyor. Üst düzey oyuncular için hep ters gelebilecek bir adam. Bir şekilde maçları yılan hikayesine çevirebiliyor, rakibinin kendisinden iyi veya kötü olması önemli değil. Geçen sene burada Nalbandian'ı ilk turda 5 set oynatmak zorunda bırakmıştı. Wimbledon'da Ferrero'ya elenene kadar ilk 3 turda toplam 15 set oynamıştı. Maçlara tutunmak konusunda oldukça sağlam bir oyun karakteri var ama oldukça istikrarsız bir oyuncu. Ama bugün servisinde yaşadığı problemlere rağmen, geçen sene set vermeden şampiyon olan Federer'e yaptıkları uzun süre unutulmayacak. Bu gibi durumlarda insan teniste beraberliğin de olmasını istiyor.
Bayanlarda da süprizler var tabi ki. En son US Open'da Sharapova'yı eleyen 89 doğumlu Polonyalı Radwanska, bu sabaha karşı dünya 2 numarası Kuznetsova'yı da çok rahat bir şekilde kurbanlarının arasına ekledi. Bu kızda iş var. Takip ettiğim diğer isimlerden 90'lı Alize Cornet 2. turda Hantuchova'ya elendi, beklediğim çıkışı bir türlü yapamadı. Yine 90'lı, parlak Juniors cv'siyle Danimarkalı Caroline Wozniacki'nin de bu gece 4. tura çıkması şaşırtıcı olmayacak. Bu sene yine çıkış beklediğim Victoria Azarenka, Serena'yı geçemedi 3. turda. Serena 4. turda yukarıdaki jenerasyonun yıldızı Vaidisova'yla oynuyor. Gönüller onun ve Sharapova karşısındaki Dementieva'nın yanında. Bu arada dikkat çeken bir olay Dementieva'nın servislerindeki gelişme. Umarım kalıcı bir gelişmedir çünku bu Elena'nın oyununun bilindiği üzere en büyük handikapı ve bu gelişme onu favoriler arasına sokar. Bu arada şu ana kadarki performanslarıyla dikkat çeken diğer iki kızımız da şu ana kada Patty Schnyder ve Mauresmo'yu eleyen ev sahibi Casey Dellacqua ve elemelerden gelerek 4. turda Henin'ın karşısına çıkacak olan Tayvan'lı Su-Wei Hseih.
Bugünün asıl maçı Hewitt-Baghdatis, kazanan Djokovic'in rakibi olup 4. turun en sert eşleşmesine girecek.
İlk turu hızlı bir şekilde geçersek, en büyük olay şüphesiz Andy Murray'di. Henman'ın da artık köşesine çekilmesiyle, tüm Ada basınını arkasına aldı Murray. Açıkçası geçen sene yine burada, 4.turda Nadal'a elenmesine karşı çok iyi izlenim bıraktığında, herkeste büyük beklenti birikmişti. Geçen sene ilk turda sadece tek oyun vererek aldığı maç, turnuva tarihinin 68'den beri en farklı kazanılan maçıydı. Daha sonra gelen sakatlıklarla RG ve Wimbledon'ı kaçırıp, US Open'dan da erken elenmesine rağmen, sezon sonu iyi bir form yakalamıştı ve 2008'e de iyi başlamasıyla bir anda İngilizler ondan final beklemeye başladı. Murray çok yetenekli bir tenisçi ve sadece 20 yaşında ama mental olarak baskıya çok dayanıklı bir yapısı yok. Üstüne bir de ilk turda karşılaşması en ters adamlardan biri olan Tsonga'yla eşleşti ve elendi. Tsonga'dan da bahsetmemek olmaz, onu ilk kez geçen sene burada Roddick'le yaptığı ilk tur maçında, Grand Slam tarihinin en uzun tie-break'ini (20-18) oynadıklarında dikkat çekmişti. O zamanlar 21 yaşında, uzun bir sakatlıktan yeni çıkmış ve sadece 212. sıradaydı. Formunu sürdürüp 4 tane challenger turnuvası kazanıp, daha prestijli turnuvaların elemelerine ismini yazdırdı. Benim onu ilk doğru dürüst izlemem de, son Wimbledon'dan önce yapılan Queens turnuvasına dayanıyor. Orada son şampiyon Hewitt'i yendiği maç da ismini bir kenara not almamı sağladı, ki sonradan öğrendiğim, Queen's de oynarken yine İngiltere'de başka bir turnuvada daha oynuyordu ve 2 günde 5 maç oynayıp, hepsini kazanmıştı ki Hewitt maçının iki setinin de tie-break'e uzadığını ekleyelim. Sonra da ceset gibi çıktığı maçta, sonraki paragraflarda yine değineceğim bir başka genç yetenek Cilic'e elenmişti. Tsonga'nın en büyük özelliği tabi ki Muhammed Ali'ye olan inanılmaz benzerliği. Tenisine gelirsek, çok güçlü bir servisi var. Çoğu güçlü servisçinin aksine kortta oldukça hareketli olan bir oyuncu, ritmini ve moralini bulduğu zaman çok etkili olabiliyor. Oyundan çabuk düşmesi, mental dayanıksızlığı ve istikrarsızlığı en büyük eksiklikleri. Tsonga genç yaşta yaşadığı ciddi sakatlıktan önce de profesyonel tura nasıl bir giriş yapacağı merak konusu olan bir yetenekti. Juniors turnuvalarında 2003'te Baghdatis'i yenerek US Open'ı kazanıp, diğer GS'lerde de en az yarı final oynamış biri. Belki 4. turda Gasquet karşısında elenebilir ama bir sene içerisinde 212'den 38'e çıkması onun İngiliz medyasının sandığının aksine çantada keklik olmadığını göstermeye yeterli bir kanıt.
2. turun en iyi maçı olarak Safin-Baghdatis'i gösterebilirim. Sevdiğim bir çok oyuncu vardır ama Marat'ın ayri bir favorim olduğunu söylemem gerek. 2-0 geri düştüğü maçı 5.sete taşıdı ama yine rakibini değil, kendisini yenmeyi başaramadı. Sakatlık dönüşü çok ciddi bir özgüven sorunu var, Marat kazandığı efsanevi AO'da en büyük silahı özgüveniydi bana kalırsa. O günden bugüne sayısız koç değiştirdi, sayısız raket kırdı. Valencia'da yaşayıp, azılı bir Valencia taraftarı olmasının da bunda parmağı olduğunu düşünmeye başlamadım değil.
3.tursa halen devam ediyor. Tipsa-Federer maçı epiklik sınırlarında. Sabaha karşı Blake, Safin'in yapamadığını yaptı. Grosjean'ı inanılmaz bir comeback'le geçti. Rakibi bir başka süpriz, Marin Cilic. Cilic, Ivanisevic sonrası, o klasta olmasa da o protipte Karlovic, Ancic, Ljubicic gibi adamlar çıkaran Hırvatistan'ın son çıkan adamı. Yağmurdan dolayı kapalı kortta oynanınca maç, ibre daha iyi servis atana kayacaktı tabi ki ve bu da Cilic'di ve o da son finalist Gonzalez'i rahat eledi, Gonzo aslında o finalden sonra nerdeyse hiç bir şey yapmadı 2007'de. Cilic'in Blake'e karşı hiç de az olmayan bir şansı var bana kalırsa, Grosjean'a karşı başladığı gibi başlarsa Blake.
3.tur bununla da sınırlı kalmadı. Yine Tsonga gibi turnuvaya en iyi derecesine çıkarak gelen Kohlschreiber, Roddick'i harika bir maç sonunda yendi. 2008'e Auckland'ı Monaco ve Ferrero gibi adamları yenerek kazanan Kohlschreiber, harika bir tek el backhand'e sahip. Oyun yapısı olarak da saygı görmesi gerektiğini düşündüğüm bir stili var. Rakibine göre oynamaktan ziyade, kendi oyununu dikte ettirmekte çok başarılı. Geçen sene de Nadal'a 2. turda elenmesine karşın aynı oyunu ortaya koymuştu ama karşısındaki dünyanın en iyi savunma yapabilen oyuncusuydu. Roddick maçını daha iyi anlamak için aslında rakamlar da yeterli gelebilir. Roddick'in yaptığı 42 ace, onun kariyerinin en iyi rakamıydı ama yetmedi. Oyuna giren toplar Kohlschreiber'ın hanesine winner olarak yazıldı devamlı. Roddick'e çok ters gelen bu stil, bize aslında çok yabancı değil. Tek el backhand'ini Federer'i adeta imite ederek kullanıyor Kohlschreiber. Bu kadar çok backhand winner, Roddick'in dengesini altüst etti. Eğer return'leri Federer'in yarısı kadar iyi olsa Kohlschreiber'in, Roddick'i daha kısa sürede yollayabilirdi eve. Roddick'i de çok suçlamamak gerek, harika servis atmasına ve çok az sayıda basit hata yapmasına rağmen, karşısında hayatının maçını oynayan biri vardı. Üstüne son iki sette hakemle ve Alman seyircilerle devamlı münakaşaya girdi. Bu arada AO'da geçen sene olduğu gibi bu sene de çizgi hakemleri ve baş hakemler yine tepki çekti. Roddick'in haklı olduğu durumlar vardı verilen kararlarda. Kurallara göre ralliye devam eden oyuncu itiraz edemez. Yani gelen bir topa dışarda olduğunu iddia ederek itiraz edeceksiniz, o topa vurmamalısınız. Bu kuralın maç içerisinde yanlış uygulanmasından sonra sert bir şekilde diyaloğa girdi Roddick hakemle, hakem de açıklamaya girmeden görmezden gelince bu tepkiyi Roddick çok sinirlendi. Heceleyerek bağırdı önce, sonra aptalsın dedi hakeme ve çocuklar okula devam edin yoksa sonunuz bir başhakem gibi olur tarzı birşeyler geveledi. Bu hırs aslında onu biraz da oyunda tuttu. Çevirdiği 5 maç sayısından ilki bu itirazdan sonraydı ve bunu 239 km/s'lik bir ace'le yaptı. Kohlschreiber çeyrek finale çıkacak gibi duruyor, Nadal'ın karşısına. Buna yakın bir performans göstermeli oyuna ortak olmak için.
Ve Federer-Tipsa maçı sona erdi. Kimsenin aklına gelmeyecek bir skorla kazandı Federer. 2-1 geri düştüğü maçı 5. sete götürüp, 10-8 aldı son seti. Tipsarevic, Sırp tenisinin Ivanovic, Jankovic, Djokovic üçlüsünün ardından sessiz bir şekilde ilerleyen 4. önemli ismi. Tsonga için Ali dedik, Tipsarevic de Gattuso'ya oldukça benziyor. Üst düzey oyuncular için hep ters gelebilecek bir adam. Bir şekilde maçları yılan hikayesine çevirebiliyor, rakibinin kendisinden iyi veya kötü olması önemli değil. Geçen sene burada Nalbandian'ı ilk turda 5 set oynatmak zorunda bırakmıştı. Wimbledon'da Ferrero'ya elenene kadar ilk 3 turda toplam 15 set oynamıştı. Maçlara tutunmak konusunda oldukça sağlam bir oyun karakteri var ama oldukça istikrarsız bir oyuncu. Ama bugün servisinde yaşadığı problemlere rağmen, geçen sene set vermeden şampiyon olan Federer'e yaptıkları uzun süre unutulmayacak. Bu gibi durumlarda insan teniste beraberliğin de olmasını istiyor.
Bayanlarda da süprizler var tabi ki. En son US Open'da Sharapova'yı eleyen 89 doğumlu Polonyalı Radwanska, bu sabaha karşı dünya 2 numarası Kuznetsova'yı da çok rahat bir şekilde kurbanlarının arasına ekledi. Bu kızda iş var. Takip ettiğim diğer isimlerden 90'lı Alize Cornet 2. turda Hantuchova'ya elendi, beklediğim çıkışı bir türlü yapamadı. Yine 90'lı, parlak Juniors cv'siyle Danimarkalı Caroline Wozniacki'nin de bu gece 4. tura çıkması şaşırtıcı olmayacak. Bu sene yine çıkış beklediğim Victoria Azarenka, Serena'yı geçemedi 3. turda. Serena 4. turda yukarıdaki jenerasyonun yıldızı Vaidisova'yla oynuyor. Gönüller onun ve Sharapova karşısındaki Dementieva'nın yanında. Bu arada dikkat çeken bir olay Dementieva'nın servislerindeki gelişme. Umarım kalıcı bir gelişmedir çünku bu Elena'nın oyununun bilindiği üzere en büyük handikapı ve bu gelişme onu favoriler arasına sokar. Bu arada şu ana kadarki performanslarıyla dikkat çeken diğer iki kızımız da şu ana kada Patty Schnyder ve Mauresmo'yu eleyen ev sahibi Casey Dellacqua ve elemelerden gelerek 4. turda Henin'ın karşısına çıkacak olan Tayvan'lı Su-Wei Hseih.
Bugünün asıl maçı Hewitt-Baghdatis, kazanan Djokovic'in rakibi olup 4. turun en sert eşleşmesine girecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder