16 Ocak 2008

Ronnie&Masters

Garip bir şekilde genişliyor snooker sporunun hayatımızdaki yeri. Her ne kadar kimi zaman burun kıvırsak da Eurosport’un Türkçe anlatım özelliğinin bu konudaki yeri yadsınamaz, kanımca. Herhangi bir snooker maçına denk gelen herkese, sürekli enjekte edilen kurallar; bizim gibi azılı takipçileri zorlasa da etrafımdaki herkesin, bu spordan bahsediyor olmasında çok etkili oluyordur, büyük ihtimalle.

Önümüze konulan bu yayın ve bilgi akışı imkanları dolayısıyla, bu çok da bizden ögeler taşımayan sporu hayatımıza katmış durumdayız; ancak benim asıl ilgimi çeken tarafı, mental ögelerin göreceli olarak, sonuca en çok etki eden spor olması. Ancak, eminim ki bir adamın varlığı, diğer bütün snooker oyuncularından daha çok ilgilendiriyor pek çok takipçiyi.

“I am so peed off with the game and I am bored with it. I would rather be planting a few shrubs in the garden. Hopefully the match gets abandoned and maybe John Virgo and Willie Thorne come out and play a few trick shots. I really don't care.”



Göze en hoş gelen bilardo stiline sahip olmasının yanında, Arsenal taraftarı bu “manik depresif” herifin, odasındaki akvaryumunda köpek balığı besleyen ya da hobi olarak piyano çalan, Bulgaristan’ın Kara Deniz kıyılarında yazlığa sahip olan rakiplerinin haricinde çok gel gitli bir hayata sahip olması da ilgiyi üstüne toplamasının başlıca sebeplerinden.

Babası cinayet sebebiyle müebbet hapis yatarken, O’Sullivan’ın, pek çok diğer oyuncu gibi çelik gibi sinirlere sahip olmasını bekleyemeyiz. Ya da Sicilyalı annesinin vergi suçları yüzünden pek de temiz olmayan bir sicile sahip olması, Peter Ebdon’ın inanılmaz uzun oyunlarını izlerken, kendisine pek de yardımcı olmuyordur herhalde.

Uzun süredir turnuva kazanamazken ve eski etkinliğini kaybetmiş muamelesi yapılırken, yarı finalin “deciding frame”’inde 147 yapabilen, final maçında ise sezonun en formda oyuncusunu masaya gömen adamın, son dünya şampiyonluğunu kazandığı 2004 finalinde, eski koçu (ki o sıralar, finaldeki rakibi Graeme Dott ile çalışıyordu.) Derek Hill’in, maçın başlamasına 15 dakika kala soyunma odasına gelişini bahane ederek, maçın ilk 5 oyununu kaybetmesini açıklamaya çalışan adamla aynı kişi olduğuna inanmak güç.

"I went all emotional during the match as well and when it went to 14-8 I was thinking of my dad watching the final on television in prison. I am sure he will be sitting in his cell chuffed to bits. I can't wait to go and visit him - and this title was for him. Now I just want to go and see my dad this week, chat to him and be in his company. That's the most important thing."



Aynı O’Sullivan, son dört finalinde yer aldığı turnuvaya, Masters’a ilk turda veda etti, Maguire karşısında. Yazının çıkış noktası ve varmaya çalışacağı yer bambaşkaydı; ancak bir takım sebepler yüzünden uzunca bir ara vermek zorunda kaldım ve Masters’ın başlangıcına yetiştiremedim, yazıyı. Bu sebepten, üst taraftaki kısmı gelecekteki yazılara temel olarak kabul edip, günaşırı keyifle okuyalım; ancak ben, “Snooker ile ilgili yazılar” programımı yakalamak için Masters değerlendirmesine geçmek zorundayım.

Öncelikle pek çok oyuncuda mevsim şartlarının bir getirisi olarak, soğuk algınlığı şikayetleri var. Ayrıca, ismi çok prestijli olsa da “Noel” ve yeni yıl gibi önemli günler yüzünden, oyuncuların antreman programlarına sadık kalarak hazırlanmalarının zor olduğu bir turnuva, tarihi itibarı ile, Masters. Bu sorunların ikisiyle de boğuştuğunu deklare eden Shaun Murphy ilk maçında, Ali Carter’ı eledi, beklendiği gibi. Şu ana kadar başarısız olduğu tek turnuva Masters, Murphy’nin büyük turnuvalar içerisinde. Bu sezona da iyi başladı; ancak sağlık problemlerinin durumu hakkında net bir bilgi yok. İkinci turda Doherty ile oynayacak ve bence maçın favorisi. Her ne kadar, çocuğunun doğumundan sonra mental açıdan güçlendiği iddia edilse de, Doherty’nin bu sezonki performansı bu maç için pek de umut vermiyor.

Öte yandan, Hendry’i eleyen Selby, Maguire ile karşılaşacak ikinci turda. Selby çok sevdiğim bir adam ve hususi bir entry hak ediyor ve bu maç, turnuvanın en zevkli maçlarından biri olacak, kuşkusuz. Sezonun en formda isimlerinden ikisi olmalarının yanı sıra, çok benzer stillere sahip olmaları da maçı heyecanla beklememin başlıca sebeplerinden. Tempoyu arttırabilirse Selby alır, yoksa ortada maç.

Şimdilik belli olan çeyrek final eşleşmeleri bunlar. Diğer eşleşmeler için Marco Fu ve Peter Ebdon rakiplerini bekliyorlar. Masters ile ilgili update’ler devam edecek, umarım.

"I’m just taking this tournament one match at a time, but I must admit that as a Londoner, to win it would mean everything. I used to come here as a kid to watch Jimmy White and Steve Davis, so just to play in it is a dream." - Peter Ebdon

Hiç yorum yok: