18 Mayıs 2008

Bordeaux


Uefa gruplarında son hafta. İşini şansa bıraka Galatasaray'ın gruptan çıkması için liderliği garantileyen Bordeaux'nun, Panionios deplasmanında kazanması lazım. Hristiyan birliği, yedeklerle çıkacaklar, küstah Avrupalılar.. vs curcunası sonunda Bordeaux çıkıp, 0-2'den çevirdiği maçı almıştı.


O Bordeaux dün gece yine kritik bir deplasmana çıktı. Öyle ki, Lyon'un puan kayıpları sayesinde tekrar potaya girmişlerdi ve şampiyonluk şansları vardı, Lyon'un Auxerre deplasmanında kaybetmesi halinde. Onların rakibiyse Lens'tı ve Lens da Paris Saint Germain ve Toulouse'la küme düşmeme yarışı yapıyordu. Dün gece maçlar başladı ve herkesin kulağı kısaca birbirlerinin maçındaydı. İlk yarılar bittiğinde Lyon 2-0 önde ve şampiyonluğu garantilemiş gibiydi. Bordeaux-Lens 0-0'dı hala ve diğer maçları radyodan dinleyenlere gelen haberler, Toulouse maçının 1-1, PSG'in ise deplasmanda 1-0 önde olduğuydu. Daha sonra Lyon 3. golü attı ve artık şampiyon olmuşlardı, iddiasız takımlara karşı oynayan Toulouse ve PSG'in de kazanacağı çok belliydi (ki ikisi de sonlarda -aman abi belli etmeyelim fazla- tipi galibiyet golleri attılar). Bu noktada Lyon'un 3. gol haberini alan Bordeaux'nun, düşecek olan rakibinin üstüne gitmemesi kabul edilebilir bir durumdur. Üstelik böyle yapsalar ve Lens maçı kazansa, pek sevmedikleri Toulouse düşecekti. Ama Bordeaux maça asıldı ve 2 kere öne geçerek berabere kaldılar.

Laurent Blanc, geçirdiği başarılı debut sezonuna böyle nüanslar da eklemeyi başardı. Blanc'ın 98 Dünya Kupası yarı finalinde dirseği yerleştirdiği Slaven Bilic ise Hırvatistan'la benzer bir durumu Wembley'de yaşattı. Tesadüfler, tesadüfler.

Hiç yorum yok: