14 Aralık 2009

Manchester City Ve Beraberlikler

7 maçlık beraberlik serisi nadir görülecek cinstenti. Aslında geçen hafta Lampard penaltıyı atsa, bu haftayla beraber seri 9'a çıkacaktı. Ve hafta içi de Tottenham deplasmanına çıkacaklar ki, beraberlik en olası sonuç gibi duruyor şu aşamada. Peki neden berabere kalıyor bu takım? Kasten mi yapıyorlar?

Oynadıkları ilk 6 maçtan 5'ini kazanınca heyecanlandırmışlardı herkesi. Tek mağlubiyet de Old Trafford'da son dakikada gelmişti. Futbol çok iyi değildi belki ama ekeftif oynuyorlardı, sonuca gidiyorlardı. Mark Hughes ile çok başarılı olamayacağını düşündüğüm bu kadro benim de kafamı karıştırmıştı. Hiç adalı bir hocanın stiline benzemiyordu. Uluslararası futbola kendini çok önce adapte etmeyi başarmış Alex Ferguson dışındaki tüm adalı hocalar, belli geleneklerden vazgeçmezler ve biraz geri kafalılardır aslında. Martin O'Neill belki ayrılabilir biraz farklı özellikleriyle. Mark Hughes'ün futbolculuk kariyeri iyi bir hoca olacağı ipuçlarını verse de, toplama bir takımı başarıya götürebilecek bir tarza sahip olduğunu düşünmedim hiçbir zaman. Ha bir David O'Leary vardı, ne oldu ona?

Başarısız olduğunu iddia etmiyorum Hughes'ün. Manchester United dışında onları yenebilen hâlâ yok. Buna kupa da dahil. Kendi evlerinde iki kez Arsenal'i, bir kez Chelsea'yi devirdiler. İlk 4 yarışının içindeler. Beraberlikler zinciri esnasında çok fazla sakat oyuncuları vardı. Robinho henüz yeni yeni oynamaya başlıyor, Tevez-Adebayor çok az beraber oynadı ve daha bunun gibi bir sürü mazeretleri var. Ancak bazı problemler olduğu da kesin. Bir takım 9 maçın 8'ini berabere bitiriyorsa ve bu süreçte kazandığı maç hariç diğer tüm maçlara favori çıkmış ise oynadıkları futbolda sorgulanması gereken bazı hususlar olsa gerek.

İki adet kapı gibi stoper aldılar ve rakiplerine pozisyon vermeden başladılar lige. Ancak gol yemeden tamamladıkları ilk üç maçın ardından 0-0 biten bir Birmingham maçı hariç oynadıkları tüm maçlarda en az 1 golü kalelerinde gördüler. Yani gol yemeye başladıklarından itibaren çözüldüler ve bir türlü defanslarını toparlayamıyorlar. Biraz da kendine güven işidir bu. Gol yemeyeceğine inanarak maça çıkmak birçok şeyi kolaylaşyırır. Benitez'in Liverpool'u dönem dönem bunu başarmıştı geçmişte. Mourinho'nun Chelsea'sinde de o kendine güven vardı. Manchester City kontrollü futbol oynamaya çalışıyor ama bir gol yedikleri anda oyun disiplini kalmıyor ortada ve Mark Hughes takım üzerindeki kontrolünü kaybediyor. Kafasındaki şeyleri az çok anlayabiliyorum ve doğru futbolu oynatmaya çalıştığını da görebiliyorum, ancak yönetilmesi zor bir oyuncu topluluğuyla beraber olduğunu unutmamak lazım.

Beraberlik serisindeki birçok maçı öne geçmesine rağmen galip bitiremedi. 2-0 öne geçip farka giderlerken, üst üste yedikleri 2 golle Fulham'a puan kaptırmaları mesela. Ya da ligin en kötü deplasman takımlarından biri olan Hull karşısında 1-0 öne geçtikten sonra rahat sonuca gitmeleri gerekirken yine bir şekilde gol yemeyi başarmaları.

Yıldız oyuncuların yarattığı pozisyonlarla hücumda idare ediyorlar bir şekilde. Mourinho'nun Chelsea'sinin sezona hep 1-0'larla başladığını hatırlarsınız. İşin hücum yönü için bir 10 maç beklemekte sakınca görmezdi. Öncelikle tüm takıma savunma bilincini oturtup, herkesin ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olduktan sonra daha açık oynamaya, rakibin daha çok üzerine gitmeye başlardı. Hughes de bu yol üzerinde gidiyor sanmıştık ki, biraz da şaşalı Arsenal galibiyetinin gazıyla erken açıldı ve hafiften şapa oturdu. Takım kimyası ne durumda, çok bir fikrim yok ancak bu kadar üst düzey hücum oyuncularına sahip bir takımda Bellamy'nin bu kadar dakika bulması benim garibime gidiyor. Büyük paralar ödenerek alınan Santa Cruz pek süre alamazken hem de.

Bence yol yakınken gönderilmesi gerekiyor Hughes'ün. Antrenör değişikliğini seven biri değilim, hele sezon ortasında yapılan değişikliklere uyuz olurum çoğunlukla. Ama baştan yapılan seçim bir hataydı ve şu anda kaybedilmiş çok bir şey yokken, eğer kısa vadeli başarı istiyorlarsa, daha üst düzey bir hocayla çalışmaları gerektiğini düşünüyorum. Mesela bu modelde daha önce denenmiş ve başarıyla ulaşmış Mourinho ikna edilebilir kesenin ağzını açarak.

Bu kadronun, özellikle Liverpool bu kadar kötü giderken, ilk 4 dışında kalması bence kabul edilebilir bir durum değil. Sezona Jose'yle başlasalar ciddi bir şampiyonluk adayı olmazlar mıydı? Tren kaçmış değil hâlen.

2 yorum:

Sheed dedi ki...

bileti kesildi ama mancini'nin de doğru isim olduğunu düşünmüyorum..

Alp dedi ki...

mancini konusunda benim de şüphelerim var. bi de ben yazdıktan bikaç gün sonra gönderilmesi canımı sıktı. vijdanım rahat değil.