14 Ağustos 2008

Antrenör Martin mi, Yüzücü Marin mi ?

Linki az önce batug'da gördüm. Milliyet yazarı sevgili Gökhan Türe; olimpiyat boyunca başarılı yayınlarıyla TRT'yi denize döken Eurosport ekibinin de yarışlar boyunca sık sık değindiği ve benim de ilk gün üzerinden kısaca geçtiğim Manaudou - Pellegrini - Marin aşk üçgenini okurlarıyla paylaşmak istemiş. Pekin'de de sığ haberleriyle, olimpiyat boyunca sınıfta kalmayı başaran gazeteleri göz önüne aldığımızda aslında hoş bir şey tabi böyle enstantaneleri okurla paylaşmak.

Ancak, sevgili Türe biraz özensiz, daha çok kulaktan dolma kaleme almış olayı, bu yüzden de düzeltmek istedim yanlışlarını. Tabi Milliyet'te bu haberi okuyan insanların ancak çok ama çok ufak bir kısmı bu blogu okuyacaktır ve doğrusunu öğrenecektir ama önemli değil. Zaten çoğunluğa alternatif bir iş yapıyoruz burada en nihayetinde.

Birincisi, Türe'nin "İtalyan antrenör Luca Martin" sandığı kişi şu an Pekin'de aktif olarak yarışmakta bulunan İtalyan sprinter Luca Marin.

Manaudou, Marin'le tanışmadan önce zaten 17 yaşından beri Avrupa, olimpiyat ve dünya şampiyonlukları bulunan, Fransa'nın son 50 yılın en iyi bayan yüzücüsü olarak lanse edilmiş elit bir isimdi. Yani "antrenör Martin" veya yüzücü Marin'le başarıya ulaşmamıştı, ki kariyeri boyunca yeteneğine rağmen, çalışma etiği yüzünden kendi kulüpleri tarafından dahi sıklıkla eleştirilen bir isimdi Manaudou.

Ayrılığın gerçekleştiği 2007'deki Avrupa Şampiyonası öncesinde ve sırasında, bu kişisel sorunlara rağmen Manaudou başarılı olmuş ve 4 madalya birden kazanmıştı. Ayrılık sebepleri de kıskançlık değil, Manaudou'nun Marin'le beraber antreman yapmak için taşındığı İtalya'da da çalışmaları aksatması ve bu yüzden sık sık havuz başında, herkesin önünde ettikleri kavgalardan birinde yüzüğü havuza attığı biliniyor Manaudou'nun.

Bu arada Marin - Pellegrini ilişkisi de "bu ayrılık sırasında" değil, daha sonra gerçekleştiği biliniyor, ki zaten Manaudou da boş durmadı, o da Fransız yüzücü Benjamin Stasiulis'le beraberdi.

Kısaca işin özü bu. Bu kadar magazin yeter, yetmez diyenlere konu hakkında yazılmış güzel bir makale önerebilirim.

Hiç yorum yok: