10 Nisan 2008

Olimpiyat Efsaneleri #5

2000 Sydney Olimpiyatları... 100 metre serbest yüzme müsabakasının seçmelerindeyiz. Seride yarışan 3 sporcu var. Bir Tacikistanlı, bir Nijeryalı, ve bir de Ekvatoral Gineli. Bunlardan iki tanesi normal yüzücü mayosuyla yarışırken, Ekvatoral Gineli sporcu Eric Moussambani bildiğimiz slip mayo ile katılıyor yarışa. Daha sonra insanların Eric the Eel (yılan balığı) olarak hatırlayacağı o efsanevi yüzücüden bahsediyorum.

Yarışın başlangıcı da daha sonra olacaklar gibi absürd. Henüz çıkış verilmeden diğer iki adam dalıyor, Eric ise son derece sakin. Önce elendiğini zannediyor, ama aslında hatalı çıkış yapmayan tek insan o. Diğer iki adam diskalifiye oluyor bu durumda ve Eric tek başına kalıyor. Atlıyor ve yüzmeye başlıyor. Yavaş yavaş yüzüyor ve 1.52.72'lik bir derece yapıyor. Daha sonra Pieter van den Hoogenband aynı havuzda 47.84'lük bir dünya kırıyor. Eric'in derecesi 200 metre dünya rekorundan bile kötü.

Yarışın sonlarında iyice yavaşlıyor Eric. Tribünlerden inanılmaz bir destek almaya başlıyor bu anda. "Son 15 metre çok zordu" diye açıklıyor durumu. Öncelikle gülüşmelere yol açıyor stiliyle. Sıradan bir insan gibi kafasını sağa sola sallayarak yüzüyor yılan balığı. Ancak yarışmayı tamamladığında tüm tribün kendisin ayakta alkışlıyor. 2004'te tekrar yarışmak istediğini ve madalya hedeflediğini söylüyor.


Olimpiyata katılması, uygun fasiliteleri olmayan ülkelere açılan wildcard kontenjanı sonrasında gerçekleşiyor. Yüzmeyi henüz yeni yeni öğrenen Eric Moussambani bu fırsatı kaçırmak istemiyor ve ülkesini temsil etmek üzere başvuruyor. O dönem Ekvatoral Gine'de herhangi bir olimpik havuz olmadığını da hatırlatalım.

Olimpiyatlar'ın neden tüm diğer spor müsabakalarının üzerinde bir yerlerde olduğuna müthiş bir örnek teşkil eder Eric. Her şey kazanmak değildir, daha doğrusu kazanmak için illa birinci olmak gerekmez. Rüyalarınızı gerçekleştirdiğiniz sürece mutlaka hatırlanırsınız. Medyanın kendisine olan ilgisinden de çok memnun oluyor Eric. Kendisi hakkında yapılan çeşitli esprileri de olgunlukla karşılıyor, gerçek sporseverin kalbini kazanıyor. Yukarıdaki videoda yarışı anlatan spikerin "this is the Olyimpic spirit" lafı her şeyi özetliyor belki de.

Bütün bu cesaret gösterisinin boşa olmadığını da kanıtlıyor sonraki dört sene içerisinde. En iyi derecesini 57 saniyenin altına kadar çekiyor ki 2000'deki hâline kıyasla müthiş bir yükseliş bu. 2004'te Atina'ya vize problemi sebebiyle gidemiyor maalesef. Bu konuda çok detaylı bilgi yok ancak bu Olimpiyat kahramanının yarışmasını böyle ucuz bir sebeple engellemenin nasıl bir açıklaması olabilir, bilemiyorum.

Hiç yorum yok: