31 Temmuz 2008

Bekler

Dün gece Fenerbahçe - MTK maçını toplu izleme macerası başlamadan saatler evvel Sir'ün evine vardım.



Evden çıkmadan evvel, bağlantı halindeyken, canlı canlı kapatma davası sonucunu beklerken arada bir uyarıyordu Sir, “NTV Spor Gürcan” diye. Bakıyordum geri dönüyordum, geri dönüyordum ve bakıyordum. Burcu Hanım’ın makyajı olmamıştı. Gürcan Bey’in makyajı gayet hoştu.



Hayat çok garip ama Burcu Esmersoy ve Gürcan Bilgiç'i bir araya getirebiliyor. Hem de gün boyunca muhabbet ediyorlar aralıklarla. Belki de aralarındaki tek bağlantı Didem şarkısıdır.

Minibüse doğru yürümeye başladım, yanımda bir arkadaş, Uğur. Bizim evde bir süre beklemiştik, kapatma davasının sonucu açıklanacak diye, açıklanmadı da açıklanmadı. Mikrofonlar konuluyordu masaya, kulağında cep telefonu olan bir adam kameranın önünde sıçrıyordu kafasını kadraja soktu bir kez. Ne acayip işler oluyor. Yolda Haşim Kılıç’ı gördük dükkanların vitrinindeki televizyonlarda, so American, pas geçtik kendisini heyecan olsun sonra öğrenelim sonucu diye. İki patlamanın olduğu muhitten de geçti minibüs. Ne acayip işler oluyor.

Sir Gürcan Bilgiç’in tespitlerini aktardı Fenerbahçe hakkında eve varınca. Yolculuk boyunca izleyememiştim, 4-4-1-1 veya 4-3-1-1 şeklinde oynayacakmış takım. Ve Aragones bekleri ileri çıkmasını sevmiyormuş çıkana da darılıyormuş. Sonrasında Avrupa Şampiyonası’nda beklerin çıktığını hatırladık. Maç öncesinde taraftarlar yapılan röportajlarda kulübe destek için karısına çocuğuna ve kendisini forma ve ürünler aldığını söyleyen kulüp bilinçlisi bir baba ve maçtan 3-1 skor isteyen bir çocuk vardı. Ne acayip işler oluyor.

Akabinde 28 Temmuz 2008 tarihli Sabah gazetesi linki geldi Sedat’tan.

http://www.sabah.com.tr/2008/07/28/haber,EFD71CF370F14F57A511724A1A9862F7.html

“Bu modelde risk almak da istemiyor kurt hoca. İki önemli hücum bekini; Carlos ile Gökhan Gönül'ü bu nedenle ileri çıkarmıyor. Ön liberosu da sürekli yüksek konsantrasyon ile oynayıp, gedikleri kapamak zorunda. Bu anlayış üstünüze gelen bir takım için birebir.”

Öncesinde de maçı izlediydik. Akabindeyi ve öncesindeyi saatlerle ölçtüm, az sayıda saniyelerle değil.

Ve maçta iki gol oldu. Roberto Carlos ilk golü attı, Gökhan Gönül ikinci golün öncesindeki pası verdi. Ve maç boyunca birçok asist yaptı. Ve sanırım spor basınımızın asist hastalığına yakalandım toparlayamıyorum kendimi. Ne acayip işler...

Hiç yorum yok: