31 Temmuz 2008

Aynı Tas

Bir Türkiye-ABD maçını daha geride bıraktık. Fark yedik hâliyle, en mühim oyuncularımız olmadan bu kadar en fazla. Hidayet-Mehmet olsa belki daha çok fark yerdik, hâlâ emin değiliz keza onlarla mı daha iyi, onlarsız mı.

Koca bi Avrupa Şampiyonası'nı Kerem Tunçeri olmadan geçirdik. Point guard sıkıntısından kafamızı yerlerde vurduk, Ender saç baş bırakmadı. En azından daha derli toplu görünüyoruz Kerem'le. Çok acaip oyuncu olduğundan değil de, kötünün iyisi olduğundan.

Tanjevic dönemindeki en büyük problemimiz, hâlâ genç takım hüviyetinden kurtulamamamızdır bence. Genç takım gibi oynuyoruz, yardımlaşma iyi, hava iyi. İleride bu takım iyi olur diye geçiyor kafamdan. Ama aynı şeyler 5 sene önce de geçiyordu. Japonya'da buna benzer bir kadroyla umut verdik, yıldızlarımız geldi uyum sorunu yaşadık. Şimdi birkaç sene daha yaşlandı oyuncularımız, ama hâlâ genciz. Ruhumuz genç. Kosova da bazı hatalara genç takım mazeretiyle yaklaştı ki, ben bunu kabul edemiyorum. Bu adamların büyük çoğunluğu üst seviyelerde basketbol oynama şansına sahip oldular senelerdir. Ersan ne zaman bu takımın yıldızı olacak? Ender neden sadece Amerika maçlarında iyi oynuyor? Semih'in basketbolunda bir ilerleme gören var mı? Neyse bunlar 2010'a kadar çok konuşulur muhtemelen.

Amerika takımı (Sergen Yalçın'a selamlar) bildiğimiz gibiydi. Savunmada çok sabırsızlar ve bir an önce topu çalmak istiyorlar. Oyun içi organizasyonu bir hayli zayıf olan takımlara karşı bu işe yarıyor ve maç 30 oluyor. Ancak bu herkese sökmez. Hayal kırıklığı yaratan Koç K'nın son Amerika'sı da buna benzer bir basketbol oynuyordu. Duvara tosladılar doğal olarak. Bu takımın tek farkı bireysel anlamda daha iyi isimlerden kurulu olması. Setsiz, passız, savunmada yardımsız, basketbolun tüm temel ilkelerinden yoksun bir oyun oynasalar bile altın madalya şansları var. Tam olarak böyle oynuyorlar demiyorum, ama dağınıklar orası kesin. Dıvayn Howard'ın da (Koç İ'ye selamlar) biraz daha yırtıcı oynaması gerekecek bu düzende.

Hayal kırıklığına uğradım açıkçası. Orada burada okuduklarımızdan Dream Team 92 gibi bir takım bekliyorduk. Herkes çok disiplinli, işine ciddiye alıyor, açıklamalar olumlu, takım ruhu var. Kağıt üstünde böyleydi, ama bugün bunları göremedim ben. Ve kafamda bir "acaba" sorusu oluştu tekrardan. Çünkü bu takım da Arjantin'e ya da İspanya'ya yenilirse Amerika'nın yapabileceği pek bir şey kalmayacak. Bana kalsa Don Nelson'ı getiririm başa. Bu kadroya cuk oturur.

Hiç yorum yok: