17 Haziran 2009

RG 2009 ve Federer'in zafer süreci


Federer’in kariyerindeki tek eksik parça, herkesin dimağında değişmez bir yeri olan, o özel toprak kortta alınacak bir şampiyonluk kupası idi. Sonunda bunu başardı, her ne kadar kucağına düşmüş gibi olsa da. O kupayı kaldırırken ve bir yandan izleyenler olarak biz de “Nadal olsaydı…” ile başlayan yorumlar yaparken, kendi kendime sordum: Acaba çok mu şey istiyoruz Federer’den?

Öncelikle Nadal. Bu turnuvaya sakat sakat geldiğini, Madrid finalinde bu ufak gibi gözüken sakatlıkların çok sıkıntısını çektiğini biliyoruz. Bu sakatlıklar büyük oranda yıllardır süregelen uzun maçların, yorucu turnuva temposunun getirdiği ağırlıktandı, finalde Federer’e yenilince gündeme yerleşti ama aynı adam, yarı finalde Djokovic’i yenmek için dört saat kortta kalmış, iki çok yorucu tie-break kazanmıştı. Cumartesi oynanan bu yarı final maçının da dört saat sürdüğünü ve bu turnuvanın best of three oynandığını da belirtmek gerek. Sonuç olarak Nadal, normal şartlarda toprakta en fazla bir set vereceği Soderling’e elendi.


Nadal sakattı, yorgundu, Federer kadar hazır değildi ve Madrid’i kaybetti. Federer, yaklaşık iki buçuk senedir tüm konsantrasyonunu Fransa Açık şampiyonluğuna yoğunlaştırmış durumda ve bunun meyvesi kadar çürüğünü de yedi. 2007 Hamburg’da rakibinin 81 maçlık serisini bitirdiği maçtan sonra Fransa’da varlık gösterememiş, sonra bir düşüş dönemine girip sadece Roland Garros’ta değil, Avustralya Açık ve Wimbledon finallerinde de rakibine geçilip, bir numarayı kaptırmıştı.

Madrid, bu sezon Federer’in kazandığı ilk turnuva oldu. Doğrusunu söylemek gerekirse, Avustralya’da ağladıktan sonra çok iyi bir rehabilitasyon dönemi geçirmiş, ufak tefek turnuvalarla kendini strese sokmadan doğru bir hazırlık yapmış. 2009 RG boyunca çok sert, ne yaptığını bilen, rakibini okuyarak oynayan, kısacası eski model bir Federer karşımızdaydı. Karşısındaki kimsenin oyunu dikte etmesine izin vermedi, mesela Haas karşısında geri düştüğünde çabuk toparlanıp hemen kendi oyununu adapte etti, Del Potro karşısında alçak toplarla fileye gelip, kısa toplarla rakibi koşturdu. Tekniği kısıtlı Soderling zaten kolay lokma idi, o aşamaya geldikten sonra. Bu sert görünüm, Federer’in sağlam bir Nadal karşısında kazanmasını sağlar mıydı? Büyük ihtimalle hayır. Federer uzun rallileri, rakibe göre oynamayı, stabil maçları sevmiyor ve Nadal karşısında da bunu değiştirmek zor. İnsanların “Federer’in backhand’i” muhabbetine bu kadar takılmasının sebebi de bu. Federer belki de dünyanın gördüğü en baba backhand’e sahip ama yine de Nadal’ın fizik gücüne ve oyun istikrarına karşı çok işe yaradığını söyleyemeyiz.


Nadal önümüzdeki çim sezonu için dizini hazırlayadursun, Federer en büyük emelini gerçekleştirdi ve artık tamamlamak istediği son bir hedef kaldı: Geçen sene, her ne kadar elinde olmayan sebeplerin payı olsa da, kendi çöplüğünde Nadal’a yenildi ve bu onu çok yaraladı. Neredeyse bir sezon süren bir toparlanma süreci geçirdi. Federer’in, kelimelerle tarif edilemeyecek kariyerini taçlandırmak için aklında böyle bir son olduğuna eminim. Ama bu, Fransa Açık şampiyonluğu gibi olmazsa olmaz değil. Önce Wimbledon’ı geri alıp, sezonu tamamlayabildiği kadar iyi tamamlayıp tekrar bir numarayı almak asıl hedefi olacaktır. Nadal sakatlıktan geri döndüğünde onun da hesapları olacak elbet. Çekişmenin geçen sezonki tadına tekrar ulaşması zor; ancak en azından iki tane daha baba maç izleriz.

4 yorum:

pompelmo dedi ki...

Teşekkürler. Tenis bloğu diye geçinen yerler haber ajansından öteye tat vermezken tenis adına iki çift yorum okuyabileceğim nadir Türkçe sitelerden biri burası :)

Yalnız Söderling'e biraz haksızlık edilmiş sanki. Nadal öncesinde Ferrer'i, sonrasında Davydenko ve Gonzalez'i üstüste koyup eleyen bir adam, sanki tesadüfen finale çıkmış gibi olmuş. Bu Söderling önüne çıkmasaydı belki Nadal yine psikolojik üstünlüğü ile kaldıracaktı kupayı. Evet Nadal yeterince derine ve güçlü oynayamadı, ama Söderling de bunu kullanıp Nadal'ı sürekli çok iyi yerleştirilmiş toplarla kortun dışına attı.

verde dedi ki...

soderling nadal maçına belki başka bir post'ta değiniriz. tekniğinin kısıtlı olduğunu ve nadal'dan bir set alabilecek bir oyuncu olduğunu belirtmişim normal şartlarda. bunların makul yorumlar olduğunu düşünüyorum. tabii ki rg finaline gelmesi büyük başarı, ben de ilk defa izledim ancak tahminim bu turnuvadan sonra grand slam finali göremez.

Adsız dedi ki...

@pompelmo
türkçe tenis blogu varsa, bari söyle, okuyalım, ne yazıyorlarmış

Puskas dedi ki...

http://ucheokechukwu.blogspot.com/

Grand Slam zamanlarında baya detaylı tenis yazıları oluyor.

http://passing-shot.blogspot.com/

Bu da tenis blogu ama fazla post girilmiyor.